DERLEME | |
1. | Postoperatif ağrı sadece nosiseptif ağrı mıdır? Is postoperative pain only a nociceptive pain? Dilek Ceyhan, Mehmet Sacit GüleçSayfalar 47 - 52 Cerrahi geçiren hastaların dörtte üçünde akut ağrı gelişmektedir. Bu ağrının büyük bir kısmıda kronik ağrı şekline dönüşmektedir. Postoperatif ağrının tedavisi günümüzde opioid ağırlıklı olarak yapılmaktadır. Ancak başarılı sonuçlar alınamamaktadır. Postoperatif ağrı cerrahi girişim nedeniyle oluşan doku hasarı ve kas spazmın birlikte olduğu bir ağrı olarak tanımlanmaktadır. Ancak postoperatif ağrı oluşum mekanizmalarında periferik ve santral sensitizasyonun gösterilmesi, postoperatif ağrı tedavisi için antikonvülzan ilaçların kullanılması ve elde edilen başarılı sonuçlar postoperatif ağrı pür nosiseptif bir ağrı mıdır sorusunu gündeme getirmektedir. Yine her cerrahi işlem de bir sinir hasarı söz konusu olduğuna göre postoperatif ağrının nöropatik ağrı karakterleri taşıması şaşırtıcı olmamalıdır. Tüm bunların ışığında postoperatif ağrıyı pür bir ağrı olarak değerlendirmek yerine nosiseptif, enflamatuvar ve nöropatik kompanentleri olan kombine bir ağrı olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Uygulanacak tedavide tüm bu kompanentleri kapsayacak şekilde planlanmalıdır. |
DENEYSEL VE KLINIK ÇALIŞMALAR | |
2. | Pediyatrik kaudal blokta ropivakaine eklenen ketaminin etkinliği Effects of ketamine added to ropivacaine in pediatric caudal block Ramazan Ödeş, Ömer Lütfi Erhan, Muhammed Demirci, Hülya GöksuSayfalar 53 - 60 Amaç: İnguinal herni onarımı operasyonu geçiren çocuklarda kaudal anestezide ropivakainin ve ropivakaine eklenen ketaminin, hemodinamiye etkisi ve postoperatif ağrı tedavisindeki etkinliliğinin değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 1-4 yaşlarında inguinal herni onarımı planlanan 45 olgu alındı. Anestezi indüksiyonu O2/N2O karışımı içinde sevofluran ile yapıldı. Vekuronyum ile yeterli kas gevşekliği sağlanarak endotrakeal entübasyon uygulandı. Anestezi O2/N2O hava karışımı içinde sevofluran ile sürdürüldü. Hastalarımız rastgele üç gruba ayrıldı. Endotrakeal entübasyondan sonra, Grup R’ye 2 mg/kg %0.2’lik ropivakain, Grup K’ya 0.5 mg/kg ketamin, Grup R+K’ya 2 mg/kg %0.2’lik ropivakain+0.5 mg/kg ketamin kaudal olarak verildi. Hastaların ağrı düzeyleri modifiye CHEOPS, sedasyon durumu Wilson sedasyon skalası kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Modifiye CHEOPS skorunun, Grup R’de postoperatif 45. dakikada Grup K ve R+K’ya göre, 60. dakikada ise Grup R+K’ya göre anlamlı derecede artmış olduğu saptandı (p<0.05). Grup K (852±309 dakika) ve R+K’da (1032±270 dakika), Grup R’ye (435.6±273 dakika) göre analjezi süresinin daha uzun bulundu (p<0.05). İlk 24 sa içindeki analjezik gereksinimi olan olgu sayısının Grup R+K’da daha az olduğu belirlendi. Sedasyon skorları tüm gruplarda <2 seyretti. Yan etkiler bakımından gruplar arasında anlamlı farklılıklar yoktu. Sonuç: Çalışmamızda kaudal ropivakain, ketamin ve ropivakain+ketamin ile etkin bir postoperatif analjezinin sağlandığı, ropivakaine eklenen ketaminin analjezi süresini uzattığı ve daha az analjezik gereksinimi doğurduğu saptandı. |
3. | Kronik yaygın ağrılı ve fibromiyaljili kadınlarda emosyonel durum ve fiziksel aktivenin karşılaştırılması Comparison of emotional status and physical activity between women with chronic widespread pain and fibromyalgia Gamze Ekici, Uğur Cavlak, Nesrin Yağcı, Ummuhan Baş Aslan, Tuba Can, Veli ÇobankaraSayfalar 61 - 67 Amaç: Bu çalışma, kronik yaygın ağrısı (KYA) ve fibromiyaljisi (FM) olan kadınlarda emosyonel durum ve fiziksel aktivite seviyesini karşılaştırmak için yapıldı. Gereç ve Yöntem: Üst ekstremitelerin dahil olduğu, belin üstünde ağrısı olan 33 KYA’lı kadın ve 68 FM’li kadın değerlendirildi. Fiziksel ve emosyonel durumu belirlemek için fibromiyalji etki anketi (FEA), fiziksel aktivite deneyimi enstrümanı, boş zaman fiziksel aktivite enstrümanı, evde ve işte fiziksel aktivite enstrümanı ve hastane anksiyete ve depresyon skalası (HADS) kullanıldı. Bulgular: KYA grubunun FM grubuna göre, daha yüksek fiziksel özür puanı vardı (p<0.05). Buna rağmen, görüşme öncesindeki bir hafta boyunca FM’li kadınlar kendilerini diğer gruba göre, daha kötü hissettiklerini bildirdiler. Bunların ağrı, sabah yorgunluğu ve depresyon puanları da daha yüksekti (FEA-5, 7 ve 10). KYA hastalarına karşın FM hastalarında, emosyonel semptomlar anlamlı oranda yüksekti. Bunun aksine, gruplar arasında sağlık (FEA toplam) ve fiziksel aktiviteyle ilişkili durumlar açısından anlamlı farklılıklar bulunmadı (p>0.05). Bu sonuçlar, artmış ağrı şiddeti ve yaygın ağrının hem fiziksel fonksiyon hem de emosyonel durum üzerine negatif etkilerinin olduğunu göstermektedir. Sonuç: FM’li kadınlar KYA’lılara göre daha fazla şiddette klinik semptomlar bildirmiştir. Bu nedenle kronik ağrılı kadınlarda fiziksel fonksiyon değil aynı zamanda emosyonel durum da değerlendirilmelidir. |
4. | Bel ağrısı konusuna yönelik internet sitelerinin içerik analizi Content analysis of websites directed to low back pain Nebahat Gülcü, Sefa BulutSayfalar 68 - 72 Amaç: Bu çalışmada online ulaşılabilen, bel ağrısı konusunda bilgi alınabilecek internet sitelerinin kapsam ve nitelik yönünden değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: İnternet siteleri Google arama motorunda Türkçe sayfalar modülü kullanılarak “bel ağrısı” teriminin taratılması yöntemi ile belirlendi. İlk 20 sayfada karşılaşılan 150 site değerlendirilerek, aranan kriterleri taşıyan 65 site detaylı olarak incelendi. Bulgular: Belirlenen 65 siteden 20’si içeriğin yetersiz, başka bir siteden alıntı olması, kitap veya tıbbi ürün tanıtım amaçlı olması nedeni ile çalışma dışı bırakıldı. İncelenen 45 site çoğunlukla bir kurum veya kişi adına oluşturulmamış idi. Site yöneticisinin belirtildiği sitelerde en sık karşılaşılan uzmanlık dalları sırası ile fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları (%13), beyin cerrahları (%8) ve anestezi uzmanları (%4) idi. Siteler arasında ağrı sadece 10 sitede (%22) uluslararası standartta tanıma yakın ifadelerle tanımlanmış iken, ağrı sınıflaması sitelerin önemli kısmında yapılmıştı (%84). Hiçbir sitede ağrı ölçümünde kullanılan metotlara yönelik bilgi bulunamadı. Tedavi modaliteleri arasında en sık bilgi verilenler sırası ile davranışsal, fiziksel ve farmakolojik tedaviler idi. Tamamlayıcı tıp yöntemleri arasında en çok konu edilenler ise akupunktur, yoga ve biyoenerji uygulamaları şeklinde belirlendi. On bir sitede metinler tıbbi içerikli resimlerle desteklenmiş olup, iki sitede video sunumu yapılmıştı. Hiçbir sitede yabancı dilde bilgilendirme seçeneği bulunamadı. Sonuç: Bel ağrısı konusuna yönelik internet sitelerinin bilimsel içerik yönünden zenginleştirilmesi, böylece ağrı hakkında toplumsal eğitim seviyesinin yükselmesi sağlanmalıdır. |
5. | Sezaryen cerrahisinde ON-Q ağrı pompa sistemi ile uygulanan subfasiyal levobupivakain infüzyonunun postoperatif analjezi ve tramadol tüketimine etkisi The effects of the administration of subfacial levobupivacaine infusion with the ON-Q pain pump system on postoperative analgesia and tramadol consumption in cesarean operations Sema Tuncer, Gökhan Aysolmaz, Ruhiye Reisli, Atilla Erol, Naime Yalçın, Alper YosunkayaSayfalar 73 - 78 Amaç: Bu çalışmada, sezaryen operasyonlarında ON-Q ağrı pompa sistemi ile uygulanan subfasiyal levobupivakainin, postoperatif ağrı kontrolü ve tramadol kullanımına etkileri araştırıldı. Gereç ve Yöntem: Sezaryen operasyonu geçirecek ASA I-II grubu 50 hasta çalışmaya dahil edildi ve randomize olarak iki gruba ayrıldı. Bütün olgulara standart genel anestezi uygulandı. Grup I’e, ON-Q ağrı pompa sistemi uygulanmadı ve kontrol grubu olarak kabul edildi. Grup II’ye ON-Q ağrı pompa sistemi ile %0.25’lik levobupivakain infüzyonu 4 ml/sa hızda 24 saat uygulandı. Cerrahinin sonunda tüm olgulara hasta kontrollü analjezi cihazı ile i.v. tramadol uygulandı. Ağrı skorları 2., 6., 12. ve 24. saatlerde değerlendirildi. Çalışma sonunda tramadol tüketimi ve yan etkiler kaydedildi. Bulgular: Ağrı skorları ve tramadol tüketimi levobupivakain grubunda, kontrol grubuna göre daha düşük bulundu (p<0.05). Grup II’de bulantı-kusma ve antiemetik kullanımı daha azdı (p<0.05). ON-Q ağrı pompa sistemi ile ilgili bir komplikasyon gözlenmedi. Sonuç: Sezaryen operasyonlarında, ON-Q ağrı pompa sistemi ile uygulanan subfasiyal levobupivakain infüzyonu postoperatif ağrı ve tramadol kullanımını azaltmaktadır. |
6. | İç Anadolu Bölgesinde anesteziyoloji ve algoloji çalışanlarında tükenmişlik durumu Burnout in healthcare workers in the Anesthesiology and Algology Departments in the Middle Anatolian region of Turkey Didem T. Akçalı, Hakan Dayanır, Mustafa N. İlhan, Avni BabacanSayfalar 79 - 85 Amaç: Sağlık çalışanları içinde anesteziyoloji ve algoloji kliniklerinde çalışanlar çoğu zaman zor koşullarda görev yapmakta olup çalışma koşullarının iyileştirilmesi için mevcut fiziksel ve ruhsal durumlarının belirlenmesi gerekmektedir. Çalışmada, İç Anadolu Bölgesindeki anesteziyoloji ve algoloji kliniklerinde görev yapan sağlık çalışanlarının mesleki tükenmişlik düzeyinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Mart-Nisan 2008 tarihleri arasında e-posta yoluyla İç Anadolu bölgesinde algoloji kliniği bulunan hastanelerdeki anesteziyoloji ve algoloji çalışanlarına mevcut anket formu iletilerek doldurulan formlar e-posta ile geri alınmıştır. Ankette betimleyici özellikleri ve Türkçe geçerlilik güvenilirliği olan Maslach Tükenmişlik Ölçeği (MTÖ) ile tükenmişlik durumu araştırılmıştır. MTÖ, tükenmişliği, duygusal tükenme (DT), duyarsızlaşma (DY) ve kişisel başarı (KB) olmak üzere üç boyutta değerlendirmektedir. Anketler araştırıcılar tarafından SPSS 11.5 programına girilerek analiz edilmiştir. Bulgular: Ankete katılan 113 kişiden %18.8’i (n=21) uzman doktor, %41.1’i (n=46) araştırma görevlisi doktor idi. Doktorlarda ortalama günlük çalışma süresi 10.3±2.3 saat ve haftalık çalışma süresi 61.3±19 saat idi. Doktorlardan %9.6’sı mesailerinin tamamını, %9.7’si mesailerinin %75’ini ve %61.5’i mesailerinin %25’ini algolojide geçiriyordu. Çalışma ortamının değerlendirilmesinde, sağlık çalışanlarının %20.9’u fiziksel koşullardan, %19.3’ü çalışma süresinden ve %52.5’i aldıkları ücretten hiç memnun olmadıklarını ifade ettiler. Doktorlarda MTÖ’ye göre DT 14.7±5.5 DY 5.7±3.5, KB 21.6±4.2 puan olarak hesaplandı. Sonuç: Bu çalışmada, Türkiye’de yapılan diğer çalışmalarla benzer şekilde anesteziyoloji ve algolojide sağlık çalışanlarının ciddi tükenmişlik yaşadığını gösteren en yüksek DT ve DY puanları saptanmıştır. Anesteziyoloji ve algoloji çalışanlarının, çalışma koşullarından memnuniyetinin az olması tükenmişliklerini etkileyebilir. Tükenmişlikte etkili etmenlere yönelik olarak yapısal düzenlemelerin yapılması, ruhsal destek sağlayacak birimlerin kurulması gibi yöntemler ile çalışanların sağlığına katkı yapılması önerilmektedir. |
OLGU SUNUMU | |
7. | Posttorakotomi ağrı sendromu tedavisinde Pasha-Cath® uygulaması Pasha-Cath® in the treatment of post-thoracotomy pain syndrome Kamer Dere, Enis Biçerer, Sezai Özkan, Güner DağlıSayfalar 86 - 90 Posttorakotomi ağrı sendromu, torakotomi operasyonu geçiren hastaların %5-65’inde görülen bir kronik ağrı sendromudur. Genellikle interkostal sinir hasarına bağlı olan bir nöropatik ağrı olarak sınıflandırılır. Yirmi bir yaşındaki erkek hastanın, torakotomi operasyonundan sonra sağda sırtından koltuk altındaki kesi yeri boyunca yayılan ağrısının başladığı öğrenildi. Bu kesinin üzerindeki alanda allodini ve hiperaljezi saptandı. Vizüel Analog Skala (VAS) skoru 10 olarak değerlendirildi. Olguya medikal tedavide gabapentin ve amitriptilinin başlandı. Olgu 3 ay sonra değerlendirildiğinde ilaçları düzenli kullanamadığını ve ilaçlardan dolayı günlük hayatında işine konsantre olmakta güçlük çektiğinden yakınmaktaydı. Bunun üzerine medikal tedavisi tekrar planlandı. Olgunun şikayetlerinin devam etmesi üzerine Pasha-Cath ile epidural pulse radyo frekans tedavisi uygulanmasına karar verildi. VAS 3 hafta sonra 2 ve 3 ay sonra da 2 olarak devam etti. Olgu şu an işlem sorası 6. ayda olup VAS 2 olarak devam etmektedir. Sonuç olarak, posttorakotomi ağrı sendromunda medikal tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda Pasha-Cath ile epidural pulse radyo frekans uygulamasıyla da etkin bir tedavi sağlanabileceği kanısındayız. |