ISSN : 1300-0012   E-ISSN 2458-9446 Anasayfa     |     İletişim      |     ENG
 
 
Cilt: 36  Sayı: 4  Yıl: 2024
 
Ağrı: 31 (4)
Cilt: 31  Sayı: 4 - 2019
Özetleri Gizle | << Geri
DENEYSEL VE KLINIK ÇALIŞMALAR
1.
STarT- TR Bel Sağlığı Tarama Ölçeği Türkçe versiyonunun geçerliği ve güvenirliği
Validity and reliability of Turkish version of STarT Back Screening Tool
Gül Deniz Yılmaz Yelvar, Murat Dalkılıç, Yasemin Çırak, Yasemin parlak demir, Beyza Nur Karadüz, Mümüne Merve Parlak
PMID: 31741349  doi: 10.14744/agri.2019.99266  Sayfalar 163 - 171
Amaç: Fizyoterapi değerlendirmelerinde genellikle bel ağrılı hastaların prognozunu etkileyebilen psikososyal faktörler gözardı edilmektedir. STarT Bel Sağlığı Tarama Ölçeği (SBST) fiziksel ve psikososyal faktörlerin incelenerek risk seviyeleri konusunda klinisyenlere yardımcı olabilmektedir. Çalışmanın amacı STarT Bel Sağlığı Tarama Ölçeği’nin kültürel adaptasyon, iç tutarlılık, test-tekrar test güvenirliği ve yapı geçerliğini kapsayan psikometrik özelliklerinin incelenmesidir.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya non-spesifik bel ağrısı olan 120 birey dahil edildi. Bireylere Roland Morris Engellilik Anketi, Oswestry Özürlülük İndeksi, Beck Depresyon Envanteri, Tampa Kinezyofobi Ölçeği ve STarT Bel Sağlığı Tarama Ölçeği uygulandı. İlk değerlendirmeden 1 hafta sonra aynı ölçümcü tarafından değerlendirmeler tekrar edildi.
Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin ortalama yaşının 35,54±12,45 yıl olduğu görüldü. Tüm ölçeğin güvenirliğinin Cronbach alfa katsayısı tüm ölçek için 0,747, psikososyal alt ölçeğinin ise 0,738’di. STarT Bel Sağlığı Tarama Ölçeği’nin test-tekrar test güvenirliği (ICC: 0,90–0,93) mükemmeldi. STarT Bel Sağlığı Tarama Ölçeği ve diğer ölçümlerin Pearson korelasyon katsayıları: Roland Morris Engellilik Anketi için çok iyi (r=0,678, p<0,001), Tampa Kinezyofobi Ölçeği’nin iyi (r=0,473, p<0,001), Oswestry Özürlülük İndeksi için iyi (r=0,541, p<0,001) ve Beck Depresyon Envanteri için orta (r=0,336, p<0,001) olarak bulundu.
Sonuç: Start Bel Sağlığı Tarama Ölçeği’nin (STarT-TR) Türkçe versiyonu non-spesifik bel ağrılı bireyler için uygundur ve güvenirliği mükemmeldir. Start Bel Sağlığı Tarama Ölçeği, fiziksel ve psikososyal faktörlerden etkilenen hastaların prognozlarını değerlendirmelerinde klinisyenlere, yardımcı olabilir.
Objectives: The psychosocial factors that may affect the prognosis of patients with low back pain are generally disregarded. The StarT Back Screening Tool can help clinicians to analyze prognostic indicators and the risk associated with outcome by examining physical and psychosocial factors. The aim of this study was to investigate the psychometric properties of the Turkish version of the StarT Back Screening Tool, including cross-cultural adaptation, internal consistency, test-retest reliability, and construct validity.
Methods: In this study, 120 patients with non-specific low back pain were included. The Roland Morris Disability Questionnaire, Oswestry Disability Index, Beck Depression Inventory, Tampa Scale for Kinesiophobia, and the StarT Back Screening Tool were administered. One week after the initial testing, the same examiner repeated the tests.
Results: The mean age of the patients who participated in the study was 35.54±12.45 years. Cronbach’s alpha coefficients in the analysis of scale reliability were 0.747 for the overall scale and 0.738 for the psychosocial subscale. The test-retest reliability of StarT Back Screening Tool (intraclass correlation coefficient: 0.90-0.93) was found to be excellent. Pearson correlation coefficients for the correlations between the overall StarT Back Screening Tool and the other measures were very good (r=0.678; p<0.001) for the Roland Morris Disability Questionnaire, good (r=0.473; p<0.001) for the Tampa Scale for Kinesiophobia, good (r=0.541; p<0.001) for the Oswestry Disability Index, and moderate (r=0.336; p<0.001) for the Beck Depression Inventory.
Conclusion: The Turkish version of the StarT Screening Tool for non-specific back pain was determined to be valid and reliable. A good assessment of both physical and psychosocial factors in symptomatic patients can help clinicians make a thorough prognosis.

2.
Kronik migrene dönüşüm üzerine etkili risk faktörlerinin araştırılması
Investigation of the risk factors for the transition of episodic migraines to chronic migraines
Arife Çimen Atalar, Osman Özgür Yalın
PMID: 31741345  doi: 10.14744/agri.2019.65037  Sayfalar 172 - 177
Amaç: Kronik migren (KM), toplumda sık rastlanan, ciddi sosyoekonomik ve kişisel engelliliğe yol açabilen fakat halen tanısal zorlukların yaşandığı bir migren komplikasyonudur. Bu çalışmada amacımız, üçüncü basamak bir başağrısı polikliniğine başvurmuş ve KM tanısı ile takip edilmekte olan hastalarda, kronik migrene dönüşümde etkili olabilecek faktörlerin belirlenmesi ve bu faktörlerin hastalık prognozuna olan etkilerini araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: Baş Ağrısı Polikliniğimize, Şubat 2015–Aralık 2017 tarihleri arasında baş ağrısı yakınması ile başvuran hastalar arasından 115 KM ve 377 epizodik migren (EM) hastası çalışmaya dahil edilmiştir. Hastalık başlangıç yaşı, baş ağrısının süresi ve sıklığı, aura varlığı ve tipi, baş ağrısının klinik özellikleri ve lokalizasyonu, ağrının şiddeti, tetikleyici faktörler, aile öyküsü varlığı, VAS ve ASC skorları, allodini varlığı, MIDAS skorları kaydedilmiş ve iki grup istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır. KM e dönüşümde bağımsız risk faktörlerinin belirlenebilmesi amacıyla lojistik regresyon yöntemi kullanılmıştır.
Bulgular: 492 hastanın (408 kadın, 84 erkek) yaş ortalaması 36,03±12,67 yıl, hastalık süresi 10,78±10,36 yıl, atak sıklığı 10,35±9,06 atak/ay, atak süresi 30,10±23,54 saat idi. KM tanısı olan 115 hasta (104 kadın, 11 erkek) bulunmaktaydı. Kadın cinsiyet (p=0,015), atak sıklığı (p<0,001), ASC (p=0,002), VAS (p=0,001) ve MIDAS skorları (p<0,001) KM grubunda daha yüksekti. Lojistik regresyon analizinde, KM’e dönüşümde ilaç aşırı kullanımı (RR: 0,9) ve allodini varlığı (RR: 0,3) bağımsız risk faktörleri olarak bulundu (p<0,05).
Sonuç: Üçüncü basamak bir merkezin verilerine dayanan çalışmamızın sonuçları, KM in gerek bireysel gerek toplumsal olarak ciddi engellilik oluşturabilen bir nörolojik hastalık olduğu, özellikle aşırı ilaç kullanımı ve kutanöz allodini tarifleyen hastalarda KM e dönüşüm açısından daha dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir.
Objectives: Chronic migraine (CM) is a frequent complication of migraines that has a serious impact on personal and social life and is still underdiagnosed. The aim of this study was to determine risk factors for the progression to CM and to investigate the relationship of these factors to the disease prognosis.
Methods: In all, 115 CM and 377 episodic migraine patients from between February 2015 and December 2017 were enrolled. The age of disease onset, headache duration and frequency, presence of aura and type of aura, clinical properties and location of headache, pain severity, trigger factors, presence of family history, visual analogue scale (VAS) and Allodynia Symptom Checklist (ASC) scores, presence of allodynia, and Migraine Disability Assessment (MIDAS) scores were recorded and the 2 groups were compared statistically. Logistic regression was used to determine the independent risk factors for a conversion to CM.
Results: The mean age of the 492 patients (408 female, 84 male) was 36.03±12.67 years, the disease duration was 10.78±10.36 years, the attack frequency was 10.35±9.06 attacks/month, and the attack duration was 30.10±23.54 hours. There were 115 patients (104 female, 11 male) with CM. Female gender (p=0.015), attack frequency (p<0.001), ASC score (p=0.002), VAS score (p=0.001), and MIDAS score (p<0.001) had greater representation in the CM group. Medication overuse (relative risk [RR]: 0.9) and allodynia (RR: 0.3) were independent risk factors for a transition to CM in the logistic regression analysis (p<0.05).
Conclusion: Based on the present data of a tertiary headache center, it was concluded that CM is a disabling neurological disease with a serious personal and public burden. Special care should be taken among patients with medication overuse and cutaneous allodynia with regard to the possibility of transition to CM.

3.
Piriformis Enjeksiyonunun Nöropatik Ağrı Üzerine Etkisi
Effect of piriformis injection on neuropathic pain
Rana Terlemez, Tülay Erçalık
PMID: 31741344  doi: 10.14744/agri.2019.34735  Sayfalar 178 - 182
Amaç: Piriformis sendromlu hastalarda uygulanan piriformis enjeksiyonunun hastalardaki nöropatik ağrı üzerine etkisini değerlendirmek.
Gereç ve Yöntem: Tek taraflı kalça ve/veya bacak ağrısı olan, FAIR testi pozitif ve piriformis kasında palpasyonla tetik nokta saptanan 30 hasta çalışmaya dahil edildi. Bu prospektif çalışmada, tüm hastaların Douleur Neuropathique 4 (DN4) skoru en az 6 aydır 4 veya üzerinde idi. Tüm hastalara ultrason eşliğinde piriformis kasına 4 ml lidokain 2% + 1 ml betametazon enjekte edildi. Post-enjeksiyon 1. hafta ve 1. ayda hastalar değerlendirildi. Çalışmamızda, Numerik ağrı skalası (NAS), DN4, PainDETECT anketi (PDA) yöntemlerini kullandık.
Bulgular: Başlangıç değerlerine göre 1. hafta ve 1. ay sonuçları karşılaştırıldığında tüm skorlarda istatistiksel olarak anlamlı düzelme olduğu görüldü (p<0,001). Birinci hafta ve 1. ay sonuçları karşılaştırıldığında istatistiksel anlamlı düzelme sadece NAS ve PDA skorlarında görüldü (p<0,001). Tüm skorlarda en anlamlı azalma 1. Haftanın sonunda görüşmekle beraber; 1. ay sonunda da hafif bir azalma devam etmekteydi.
Sonuç: Bu çalışmada piriformis enjeksiyonu hem somatik hem de nöropatik ağrı komponenti üzerine etkili bulundu. Uzun dönem takip içeren çalışmalara, özellikle botulinum toksin ve miyofasyal gevşetme gibi diğer tedavi yöntemlerine karar verme açısından, ihtiyaç vardır.
Objectives: The aim of this study was to investigate the effect of a piriformis injection on neuropathic pain in patients with piriformis syndrome.
Methods: Thirty patients with unilateral hip and/or leg pain, a positive FAIR test (increased H-reflex latency with Flexion, Adduction and Internal Rotation), and a trigger point at the piriformis muscle were enrolled in this prospective study. All of the patients exhibited neuropathic pain scored according to the Douleur Neuropathique 4 (DN4) of ≥4 for at least 6 months. All of the patients received 4 mL of lidocaine 2%+1 mL of betamethazone to the piriformis muscle under the guidance of ultrasound. The Numeric Rating Scale (NRS), DN4, and the painDETECT (PD) questionnaire were used for outcome assessment.
Results: A statistically significant improvement was seen in all scores (p<0.001) when both first week and first month results were compared with the baseline values. Comparison of the first week results with those of the first month revealed a statistically significant improvement in only the NRS and PD scores (p<0.001). The greatest improvement in all scores was seen in the first week after the injection. A mild increase was seen in all scores at the first month compared to the first week.
Conclusion: A piriformis injection was found to be effective for both somatic and neuropathic pain in piriformis syndrome patients. Long-term follow-up is needed in order to consider this option alongside other treatment alternatives, like botulinum toxin and myofascial release.

4.
Kronik ağrı hastalarında bedensel duyumları algılama düzeyi ve psikiyatrik komorbidite arasındaki ilişki
The relationship between somatic sense perception levels and comorbid psychiatric diseases in chronic pain patients
Soner Çakmak, Hayri Tevfik Özbek, Abdülkadir Geylan Işık, Ali Taşdemir, Sinan Pektaş, Hakkı Ünlügenç, Lut Tamam, Mehmet Emin Demirkol
PMID: 31741346  doi: 10.14744/agri.2019.68725  Sayfalar 183 - 194
Amaç: Biz bu çalışmada kronik ağrı hastalarında komorbid psikiyatrik hastalıkları araştırdık ve bu hastalıkların şiddeti üzerinde hastaların bedensel duyumları algılama düzeylerinin ve sosyodemografik özelliklerinin etkilerini inceledik.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 51 kronik ağrı hastası konsültasyon yoluyla psikiyatri hekimi tarafından değerlendirilmiştir. Katılımcılara DSM-IV için yapılandırılmış klinik görüşme (SCID I) uygulanmış, yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi gibi sosyodemografik verileri alınarak, ağrı etiyolojileri belirlenmiş ve ağrı hastaları idiopatik ve organik etiyolojiye sekonder kronik ağrı hastaları olarak sınıflandırılmıştır. Katılımcılara Ruhsal Belirti Tarama Listesi (SCL-90R), Bedensel Duyumları Algılama Ölçeği (SSAS), Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HAM-D), Hamilton Anksiyete Dercelendirme Ölçeği (HAM-A) uygulanmıştır.
Bulgular: Kronik ağrı hastalarında psikiyatrik bozuklukların yaygınlığı %74.5 olarak bulunmuştur. Somatoform bozukluklar %37.3 ile en sık teşhis edilen bozukluk olup, depresif bozukluklar %29.4, anksiyete bozuklukları %23.5 oranında bulunmuştur. Somatoform bozukluk saptanan kronik ağrı hastalarında komorbid anksiyete puanları (p=0.019) ve SSAS puanları (p=0.046) anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Depresyon tanısı alan katılımcılarda HAM-A puanları anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p=0.004). SSAS puanları ile hastalardaki depresyon, anksiyete ve ruhsal belirti şiddeti arasında pozitif bir ilişki olduğu saptanmıştır.
Sonuç: Bedensel duyumları algılama düzeylerini belirleme ile ilgili olarak ağrı polikliniklerinde veya psikiyatri polikliniklerinde yapılandırılmış veya yarı yapılandırılmış görüşmelerin uygulanması bu hastalarda kronik ağrının ve komorbid psikiyatrik rahatsızlıkların tedavisi ve prognozunda yarar sağlayacaktır.
Objectives: The purpose of the study was to evaluate any comorbid psychiatric disorders in patients with chronic pain and to examine the effects of sociodemographic details and the level of somatic sense perception on the severity of these diseases.
Methods: In this study, 51 chronic pain patients were evaluated in a consultation with a psychiatrist. Sociodemographic characteristics of the patients, such as age, gender, education level, and marital status were recorded, and Structured Clinical Interview for DSM-IV results were assessed. The patients’ chronic pains were classified as idiopathic or secondary to organic etiology. In addition, the Symptom Checklist-90, Somatosensory Amplification Scale (SSAS), Hamilton Depression Rating Scale, and the Hamilton Anxiety Scale (HAM-A) were used.
Results: The incidence of psychiatric disorders in chronic pain patients was found to be 74.5%. Somatoform disorders were the most frequently diagnosed, at 37.3%. The rate of depressive and anxiety disorders was, respectively, 29.4% and 23.5%. Comorbid anxiety scores (p=0.019) and SSAS scores (p=0.046) were significantly higher in chronic pain patients with a somatoform disorder. HAM-A scores were found to be significantly higher in patients with depression (p=0.004). A positive and linear relationship was determined between the SSAS score and depression, anxiety, and the severity of mental symptoms.
Conclusion: Structured or semi-structured interviews can be performed in pain polyclinics or psychiatric outpatient clinics to determine the level of perception of somatic sensations. This could be beneficial in the treatment of chronic pain and comorbid psychiatric disorders.

5.
Kronik nonmaling ağrısı olan hastalarda Brief Ağrı Envanteri Kısa Formu'nun Türkçe formunun geçerliği ve güvenirliği
Validity and reliability of Turkish version of the Brief Pain Inventory-Short Form for patients with chronic nonmalignant pain
Yasemin Yildirim, Serap Parlar Kılıç, Sibel Eyigor, Can Eyigor, Yusuf Yildirim, Emine Karaman, Gülay Oyur Çelik, Meltem Uyar
PMID: 31741339  doi: 10.14744/agri.2019.25901  Sayfalar 195 - 201
Amaç: Bu çalışmanın amacı, kronik nonmaling ağrısı olan hastalarda Brief Ağrı Envanteri Kısa Formu’nun Türkçe versiyonunun geçerliğini ve güvenirliğini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Analitik çalışma deseni kullanıldı. Çalışmaya 192 hasta dahil edildi. Veri toplamada sosyodemografik soru formu ve Brief Ağrı Envanteri Kısa Formu kullanıldı. Envanterin geçerliğini değerlendirmek için içerik ve yapı geçerliği kullanılmıştır. Içerik geçerliği uzman görüşü ile değerlendirildi. Yapı geçerliği için açımlayıcı faktör analizi kullanılmıştır. Güvenirlik analizi için iç tutarlılık ve test tekrar test güvenirlik analizleri yapılmıştır. İç tutarlılık için alt boyutların Cronbach alfa ve madde-toplam korelasyonları hesaplandı.
Bulgular: Açımlayıcı faktör analizi 2 faktör göstermiştir, ağrı şiddeti ve ağrı girişimi. İki faktör toplam varyansin %68.81’ini açıklamıştır. Her iki alt boyutun alfa katsaysı iyi iç tutarlılık göstermiştir. Ölçeğin madde toplam korelasyonları 0.56 ile 0.87 arasındadır. Test–retest güvenirliği ağrı şiddeti için r=0.774 ve ağrı girişimi için r=0.808’dir (p=0.001).
Sonuç: Brief Ağrı Envanteri Kısa Formu’nun Türkçe versiyonu, kronik nonmaling ağrıyı değerlendirmek için güvenilir ve geçerli bir araçtır.
Objectives: The aim of this study was to evaluate the validity and reliability of the Turkish version of the Brief Pain Inventory-Short Form for patients with chronic nonmalignant pain.
Methods: An analytical design was used. A total of 192 patients were included in the study. A demographic questionnaire and the Brief Pain Inventory-Short Form were used to collect data. Content validity was assessed by experts and construct validity was tested using exploratory factor analysis. Reliability analyses estimated the internal consistency and test-retest reliability. Cronbach’s alpha and the item-total correlations were calculated for the subscales to examine internal consistency.
Results: Exploratory factor analysis yielded 2 factors: pain severity and pain interference, which accounted for 68.81% of the total variance. The coefficient alpha of both subscales demonstrated good internal consistency. The item-total correlations of the scale ranged between 0.56 and 0.87. The test-retest reliability was r=0.774 for pain severity and r=0.808 for pain interference (p=0.001).
Conclusion: The Turkish version of the Brief Pain Inventory-Short Form is a valid and reliable instrument to assess chronic nonmalignant pain.

OLGU SUNUMU
6.
Konjenital ağrı duyarsızlık ve anhidrosis sendromu olan iki kardeşin anestezik yönetimi
Anesthetic management of two siblings with congenital insensitivity to pain with anhidrosis syndrome
Dilek Destegul, Fazilet Kocaöz, Ahmet Sinan Sarı
PMID: 31741348  doi: 10.14744/agri.2019.91297  Sayfalar 202 - 205
Konjenital ağrıya duyarsızlık sendromu, konjenital duysal ve otonomik nöropatiye bağlı gelişen ağrıya duyarsızlık, anhidrozis, epizodik ateş, gelişme geriliği, farklı düzeylerde mental retardasyon ve kendine zarar verme ile karakterize nadir görülen bir sendromdur. Nörotrofik tirozin kinazın kodlandığı nörtrofik tirozin kinaz-1 genindeki mutasyon sonucu meydana gelen otozomal resesif bir sendromdur. Çoğu hasta hastaneye ağrısız iyileşmeyen yaralar ve farkedilmeyen travmatik kırıklar ile başvurmaktadır. Bu yazımızda on yedi ve on dört yaşında ağrıyı hissetmeme, anhidrosis, mental retardasyon ve septik artriti olan iki kardeşi sunmaktayız. Konjenital ağrıya duyarsızlık sendromu olan hastalarda, tek başına midazolom ile sedasyon, tatminkar bir cerrahi konforu, herhangi bir hemodinamik bir instabilite yaratmadan sağlamaktadır.
Congenital insensitivity to pain with anhidrosis (CIPA) is a rare syndrome characterized by a lack of sensitivity to pain due to congenital sensory and autonomic neuropathies, anhidrosis, an inability to regulate body temperature, growth retardation, mental retardation at different levels of severity, and inadvertent self-harm. It is an autosomal recessive disorder that is result of a mutation in the neurotrophic receptor tyrosine kinase 1 gene, which encodes neurotrophic tyrosine kinase. CIPA patients are frequently admitted to hospitals with unrecognized traumatic fractures and unhealed wounds due to the lack of a pain response. Presently described is the method of anesthetic management used for 2 siblings, aged 17 and 14 years, with a generalized lack of pain, anhidrosis, mental retardation, and septic arthritis. Sedation with midazolam alone provided satisfactory surgical comfort without causing hemodynamic instability in these 2 patients with CIPA syndrome.

7.
Temporal arterit ve trigeminal nevralji overlap sendromu: Bir olgu sunumu
Temporal arteritis and trigeminal neuralgia overlap syndrome: A case report
Yağmur İnalkaç Gemici, İrem Taşcı
PMID: 31741343  doi: 10.14744/agri.2019.33600  Sayfalar 206 - 208
Temporal arterit ve trigeminal nevralji başağrısının az görülen nedenlerinden olup birliktelikleri çok daha nadirdir. Sunmuş olduğumuz olgu 60 yaşında önce temporal arterit tanısı alıp tedavi altında sedimentasyon normale döndükten sonra trigeminal nevralji ile prezente olmuştur. Temporal arteritte nevralji görülmesinin altında yatan neden ise değişken olabilir. Biz bu vakada literatür eşliğinde nadir görülen bu birlikteliği ele almayı amaçladık.
Temporal arteritis and trigeminal neuralgia are rare causes of a headache, and the combination is rarer still. The present patient was diagnosed with temporal arteritis at the age of 60 years and presented with trigeminal neuralgia after the sedimentation rate had returned to normal under treatment. The underlying cause of neuralgia in cases of temporal arteritis varies. This report is an examination of the rare association of the 2 conditions and the available literature.

8.
Pediatrik laparoskopik kolesistektomi için ulltrason rehberliğinde yapılan bilateral erector spina plan bloğun etkinliği: Vaka serileri
Efficacy of ultrasound-guided bilateral erector spinae plane block in pediatric laparoscopic cholecystectomy: Case series
Omer Karaca, Huseyin Ulaş Pınar
PMID: 31741347  doi: 10.14744/agri.2019.88896  Sayfalar 209 - 213
Ameliyat sonrası opioid uygulaması uyku hali ve solunum sıkıntısı, bulantı ve kusma gibi çeşitli yan etkilere neden olabilir. Multimodal analjezinin bir parçası olarak opioid olmayan ilaçlar, akut cerrahi sonrası ağrının tedavisinde giderek artan ölçüde öne sürülmektedir. Bölgesel bir anestezi tekniği olan Erector spinae plan bloğu (ESPB) hem visseral hem de somatik sinir liflerini bloke eder. Pediatrik cerrahi olgularda çok az uygulaması olan laparoskopik kolesistekomide postoperatif ağrı için bir ESPB vaka serisi sunduk. Laparoskopik kolesistektomi yapılan dört hastaya ultrason eşliğinde bilateral ESPB yapıldı. Anestezi indüksiyonundan sonra, insizyon öncesi dönemde her iki taraftaki fasyalar arasındaki alanına% 0.25 bupivakain enjekte edildi. (toplam anestezi: 2.5 mg/kg) Ameliyat sonrası ağrı kontolü, her sekiz saatte bir 10 mg / kg’lık parasetamol ile planlandı. NRS (sayısal puanlama ölçeği) ağrı skorları, anestezi sonrası bakım ünitesinde (PACU) 1, 2, 4, 8, 12 ve 24. saatlerde üç puanın altındaydı. Kurtarma analjeziklerine (1 mg/kg tramadol) ihtiyaç olmadı. Bu yüzden, uyuşukluk, bulantı ve kusma gibi komplikasyonlar olmadı. Blokla ilişkili herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmadı. Multimodal analjezi rejiminin bir parçası olan ESPB’un iki taraflı uygulanması, pediatrik laparoskopik kolesistektomi için postoperatif ilk 24 saatte etkili analjezi sağlamaktadır.
Postoperative opioid administration can cause various side effects, such as drowsiness, respiratory distress, postoperative nausea, and vomiting. The use of non-opioid medications as part of a multimodal analgesia method has been increasingly suggested in the management of acute postsurgical pain. Erector spinae plane block (ESPB), which is a regional anesthesia technique, blocks both visceral and somatic nerve fibers. Though it is infrequently used in young patients, presently described is a series of cases in which ESPB was successfully used in the performance of pediatric laparoscopic cholecystectomy. Ultrasound-guided bilateral ESPB was performed on 4 patients who underwent a laparoscopic cholecystectomy. An injection of 0.25% bupivacaine was administered into the interfascial area on each side in the pre-incisional period after the anesthesia induction (total anesthetic: 2.5 mg/kg). Postoperative pain control was planned at 10 mg/kg intravenous paracetamol every 8 hours. Numeric rating scale pain scores were less than 3 points in the post-anesthetic care unit, and at 1, 2, 4, 8, 12, and 24 hours. No rescue analgesic (1 mg/kg tramadol) was needed. None of the typical complications, such as drowsiness or nausea, were observed and no block-related complications were recorded. Bilateral ESPB that is a part of multimodal analgesia regimen can provide effective analgesia for pediatric laparoscopic cholecystectomy patients in the first 24 hours postoperatively.

EDITÖRE MEKTUP
9.
16. gestasyonel haftada uygulanan kurtarıcı analjezi amaçlı erektör spina plan bloğu
Erector spinae plane block as rescue analgesia in gestational week 16
Ismail Cem Tukac, Bahadir Ciftci, Mürsel Ekinci, Yunus Oktay Atalay
PMID: 31741340  doi: 10.14744/agri.2019.06926  Sayfalar 214 - 215
Makale Özeti | Tam Metin PDF

10.
Tetik nokta enjeksiyonu sonrası kardiyak arrest
Cardiac arrest after trigger point injection
Erhan Gökçek, Hakan Akelma, Ayhan Kaydu
PMID: 31741342  doi: 10.14744/agri.2019.15045  Sayfalar 216 - 217
Makale Özeti | Tam Metin PDF

11.
Pankreas kanserinde ağrı tedavisi için ultrason eşliğinde erektor spina plan bloğu: Olgu sunumu
Ultrasound-guided erector spinae plane block for pain management in pancreatic cancer: A case report
Tayfun Aydın, Onur Balaban, Lokman Demir
PMID: 31741341  doi: 10.14744/agri.2019.09815  Sayfalar 218 - 219
Makale Özeti | Tam Metin PDF



   
Copyright © 2024 Ağrı Dergisi Tüm Hakları Saklıdır.