ISSN : 1300-0012   E-ISSN 2458-9446 Home      |      Contact      |      TR
 
 
Volume: 36  Issue: 3   Year: 2024
  Ağrı: 20 (2)
Volume: 20  Issue: 2 - 2008
Hide Abstracts | << Back
REVIEW
1.Chemonucleolysis in low back pain
Gül Köknel Talu, Richard Derby
PMID: 19021005  Pages 8 - 13
Rüptüre olan diskten kaynaklanan bel ağrısı genel olarak çözümlenmemiş bir problemdir. Birçok tedavi seçeneği geliştirilmiş ve denenmektedir, fakat uzun dönemde tatmin edici sonuçları çok azdır. Bununla beraber çelişkili sonuçların en sık sebepleri, hasta seçiminin yetersizliği, amacından yoksun değerlendirme parametreleri, tanının güvenilmezliği ve çoğu kez ispatlanmamış özel tedavi şekillerinin seçim kritelerinde eksiklerin olmasıdır. Kemonukleozis, konservatif tedavilerin etkisiz olduğu disk herniasyonlarına bağlı olan hem siyatik hem de bel ağrılarının tedavisinde basit ve maliyeti düşük yöntemlerdir.
Low back pain caused by an internally disrupted disc is a universal unresolved problem. Many treatment options have been tried and many are in development, but few have satisfactory long-term results. Although the most often used excuse for inconsistent results is poor patient selection and the lack of objective evaluation parameters, the diagnosis is often elusive and definitive selection criteria for any specific treatment modality is usually unproven. Chemonucleolysis is a cost-effective and simple method for treating both low back pain and sciatica caused by herniated discs where conservative methods are ineffective.

EXPERIMENTAL AND CLINICAL STUDIES
2.Does iv parocetamol hove preemptive analgesic effect on lumber disc surgeries?
Pınar Toygar, Taylan Akkaya, Derya Özkan, Özgür Özel, Ebru Uslu, Haluk Gümüş
PMID: 19021006  Pages 14 - 19
Çalışmamızda intravenöz parasetamolün preemptif uygulamasının lomber diskektomi
hastalarında post operatif ağrıya olan etkisi araştırıldı.
Lomber disk hernisi nedeniyle opere edilecek 90 hasta, etik komite izni ile çalışmaya alınarak rastgele üç gruba ayrıldı. Standart genel anestezi uygulanan tüm hastalardan Grup I’deki hastalara (n=30) anestezi indüksiyonunundan 15 dakika önce 1 gr parasetamol iv infüzyon, Grup II’deki hastalara (n=30) ise 1 gr parasetamol iv operasyon bitiminden 15 dakika önce infüzyon şeklinde uygulandı. Grup III ( n=30 ) ise kontrol grubuydu. Post operatif analjezileri i.v. morfin PCA ile sağlanan hastaların ağrıları 0.,1.,2.,3.,6.,12.,24. saatlerde Vizüel Analog Skala ( VAS ) ile değerlendirildi. İlk analjezik istem zamanı, kullanılan toplam morfin miktarı ve yan etkiler kaydedildi. Grup I ve II’nin VAS değerleri, 24 saatlik toplam morfin kullanımı ve ilk morfin istem zamanları Grup III’den anlamlı olarak farklı bulunmuştur( p<0.001). Sonuç olarak, lomber diskektomi olgularında 1 gram parasetamolün preoperatif uygulamasının preemptif analjezik etkinliği olmadığı kanaatindeyiz.
In this study, postoperative analgesic effects of intravenous paracetamol administration in lumbar discectomy patients were evaluated. After the approval of ethic committee, 90 patients undergoing lumbar disc hernia operation randomly divided into 3 groups. After standart general anesthesia, patients in group I received 1 gr i.v. paracetamol infusion 15 minutes before the induction, patients in group II received i.v. paracetamol infusion started 15 minutes before the end of surgery. i.v morphine via PCA is used for postoperative analgesia maintenance and patients pain scores were assessed with VAS at 0., 1., 2., 3., 6., 12. and 24. hours. First analgesic requirement time, total morphine consumption and side effects were recorded. In group I and II, VAS scores, 24 h morphine consumption and first morphine requirement times were significantly different comparing to group III. As a result, we think that in lumbar discectomy cases preoperative administration of 1 gr paracetamol has no preemptive analgesic effect.

3.Doctors’ Opinions, Knowledge And Attitudes Towards Cancer Pain Management In A University Hospital
Lütfiye Peker, Nalan Celebi, Ozgur Canbay, Altan Sahin, Banu Cakır, Sennur Uzun, Ulku Aypar
PMID: 19021007  Pages 20 - 30
Kanser hastalarında ağrı tedavisinin günümüz tıbbındaki ilerlemelere rağmen çeşitli nedenlerle yetersiz olduğu ve bu durumun ciddi sorunlara neden olduğu bildirilmektedir. Bu çalışmada üniversite hastemizdeki dahili ve cerrahi anabilim dallarında çalışan araştırma görevlisi ve uzman doktorların kanser ağrısı tedavisi ile ilgili fikir, bilgi ve yaklaşımlarının anket yöntemiyle değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya dahil edilen doktorların (n=428) %80’ine ulaşılabilmiş (n=341) ve bu doktorların da %83’ünden (n=284) yanıt alınabilmiştir (yanıt oranı %66.4). Yüzde 60’ı ağrısı olan kanser hastalarıyla haftada en az bir defa karşılaşan bu doktor grubunun, 2/3’nün tıp fakültesinde, 4/5’inin uzmanlık eğitimleri sırasında ağrı tedavisiyle ilgili eğitimi almadığı; alınan eğitiminse nicelik ve nitelik olarak kısıtlı, doktorları tatmin etmekten uzak olarak tanımlandığı görülmüştür. Doktorların ağrının yaygınlığının farkında oldukları, ancak gerçekte ve
kendi çalışma koşullarında tedavi edilebilirliği konusunda kötümser oldukları gözlenmiştir. Çalışmanın sonuçları ağrı tedavisinde sorunların giderilmesi için planlanacak eğitim ve stratejik yaklaşımlara özgün hedeşer göstermektedir. Doktorların çoğunluğu sağlık personeli ya da sisteminin, hastalardan kaynaklanan sorunlardan daha önemli olduğunu
düşünmekte; ağrı tedavisine, kanser tedavisine göre öncelik vermekte, ancak yarısı opioid reçetesi yazarken, yasal düzenlemeler nedeniyle etkilenmekte; yaklaşık 3/4’ü ise, opioid kullanımının yüksek oranlarda psikolojik bağımlılık ya da ilaç suistimaline neden olduğuna inanmaktadır. Doktorların 2/3’ü kendini yetersiz hissetmekteyken, özellikle opioidlerle ilgili bilgi, beceri, eğitim ve deneyim gerektirebilecek bazı konularda yoğunlaşan yetersizliklerin söz konusu olduğu gözlenmiştir. Opioidler ya da adjuvan ilaçlar düşük oranlarda tanınmakta, ağrı fizyolojisiyle ilgili nosiseptif terimi ise doktorların yalnızca % 15’i tarafından doğru olarak bilinmektedir.
Cancer pain management is still reported to be inadequate despite of recent developments in medicine, resulting in serious outcomes. This study is to evaluate opinions, knowledge and attitudes of doctors working and/or being trainedg in surgical and medical departments in our university hospital, towards cancer pain management via a questionnaire. Of all doctors approached, eighty percent could be reached and 83% of them completed the questionnaire. In this group of doctors, reportedly 60% evaluating cancer patients with pain at least once in a week, most had not have any formal education about cancer pain management during their medical school or residencytraining and the ones reporting "any" education, described this as "limited in quality and as hours of lessons" and were not satisfied. The results of this survey suggest specific targets for the strategic and educational projects to overcome some of the barriers against the optimal cancer pain management. Most of the doctors believe that barriers originating from health professionals and systems are more important than the ones resulting from patients and give high priority to treatment of cancer pain relative to the treatment of cancer; but still half of them report that legal regulations have some influence on opioid prescription; and almost three quarters of them believe that opioid use may cause high rates of psychological addiction or abuse. Two thirds of the doctors feel themselves "insufficient" in cancer pain management, being more prominent in tasks requiring knowledge, skill, education and experience about opioid use.

4.The Efficacy of Preemptive Ketamine and Ropivacaine in Pediatric Patients: A Placebo Controlled, Double-blind
Gül Köknel Talu, Nuri Süleyman Özyalçın, Rukiye Balsak, Meltem Karadeniz
PMID: 19021008  Pages 31 - 36
Ketamin ve Ropivakainin pediatrik hastalarda etkinliği Randomize, plasebo kontrollü ve çift kör olarak düzenlenen bu çalışmada, ropivakainle kaudal blok altında elektif herni tamiri yapılacak pediatrik hastalarda preemptif intravenöz ketamin ve plasebonun etkilerinin karşılaştırılması ve değerlendirilmesi yapılmıştır. MATERYAL-METOD: planlı herni tamiri operasyonu geçirecek olan 1- 12 yaşları arasında, ASA I-II grubu 60 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastalar randomize olarak 3 gruba ayrılmıştır. Grup K hastalara anestezi indüksiyonundan önce intravenöz yolla 0.5 mg/kg ketamin, Grup R hastalara kaudalden 0.7 mg/kg %0.2 ropivakain ve intravenöz yoldan 2 ml normal salin, Grup RK hastalara kaudalden 0.7 mg/ml %0.2 ropivakain ve intravenöz 0.5 mg/kg ketamin verilmiştir. Anestezi süresince hastaların kalp hızı, end-tidal CO2, pulse oksimetri, kan basınçları ve BIS(bispektral indeks) takibi yapılmıştır. Postopertif analjezi etkinliği Objektif Ağrı Skalası (OPS) ile değerlendirilmiş ve analjezik ihtiyacı operasyon sırasında ve sonrasında kayıt edilmiştir. BULGULAR: Grup R ve Grup RK arasında fentanil tüketiminde faklılık görülmedi, anestezi sırasında Grup K hastalardaki fentanil tüketimi önemli derecede yüksekti, Grup R ve Grup RK, Grup K ile karşılaştırıldığında OPS değeri önemli derecede yüksek olarak görüldü. SONUÇ: Elektif herni tamiri yapılan pediatrik hasta grubunda kaudal uygulamalarda uygun dozlarda ropivakain ile peroperatif ve postoperatif dönemlerde tatmin edici analjezi sağlanabilmiş ve yan etki görülmemiştir. Uygulanan ketamin dozlarında ise preemptif etki elde edilememiştir.
OBJECTIVE: We have evaluated and compared the preemptive efficacy of intravenous ketamine with placebo and caudal ropivacaine in pediatric patients going under elective hernia repair. METHODS: 60 ASAI-II pediatric patients ages between 1-12. The patients were divided into 3 groups randomly. Group K patients had 0.5mg/kg ketamine by intravenous route before induction,Group R patients had 0.7 mg/kg 0.2% ropivacaine caudally and 2ml normal saline intravenously,Group RK patients had 0.7 mg/kg 0.2% ropivacaine caudally and 0.5mg/kg ketamine by intravenous routeAll patients had standard anesthesia technique. Heart rate (HR), pulse oximetry, and systolic and diastolic blood pressure (BP), and BIS (bispectral index) were obtained during anesthesia, In addition, end-tidal carbon dioxide concentration was monitored. The efficacy of postoperative analgesia was documented by objective pain scale (OPS). Analgesic requirements during and after the surgery documented RESULTS: While there was no significant differences in fentanyl consumption between the groups GR and GRK, fentanyl consumption was found to be significantly higher in group K during anesthesia.When compared with GR and GRK, GK had significantly higher OPS values. During postoperative period Group K patients demanded for additional analgesics in significantly shorter time than group R and Group K patients. GK patients had consumed significantly higher amounts of acetaminophen after surgery CONCLUSION: Caudal application of ropivacaine in appropriate doses provides satisfactory peroperative and postoperative analgesia with no side effects in pediatric patient group going under elective hernia repair where as ketamine with the applied doses has no preemptive effect.

CLINICAL CONCEPTS AND COMMENTARY
5.Gabapentin for neurophatic pain in children: A case report
Mürüvet Dayıoğlu, Sema Tuncer, Ruhiye Reisli
PMID: 19021009  Pages 37 - 40
Gabapentin nöropatik ağrı tedavisinde analjezik olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada civa zehirlenmesine bağlı nöropatik ağrı gelişen bir çocukta gabapentinin etkinliği değerlendirildi. Tedavi süresince hastanın ağrısı azaldı ve minimal yan etki gözlendi. Çocuk da, nöropatik ağrı tedavisinde gabapentin, etkin analjezi sağlamakta ve oldukça iyi tolere edilmektedir.
Gabapentin is used as an analgesic in neuropathic pain. In this report a children with nerophatic pain because of mercury poising was followed-up for pain and side effects with the use of gabapentin. Pain reduction was good throughout the patient treatment. Severe side effects did not occur. Gabapentin was effective and well tolerated in the treatment of neuropathic pain in children.

LETTER TO THE EDITOR
6.Relationship Between Migraine and Patent Foramen Ovale
Vijay K Sharma, Hock L Teoh, Bernard P. L. Chan
PMID: 19021010  Pages 41 - 43
PFO’nun embolizasyonunun migren ataklarına yol açtığı düşünülmektedir. Bu bağlamda PFO boyutu, fonksiyonel potansiyeli etyolojide rol oynayabilir. Editöre mektubumuzda bu karmaşık etyoloji, PFO diagnostik yöntemleri ve sonuç ilişkileri irdelenmektedir.
Cerebral embolization through a PFO is considered to be a possible cause of migraine attack, therefore the size of the PFO and its ‘functional potential’ should play an important etiological role in migraine. However, this relationship remains complex due to various methodological issues. We have highlighted some of the important issues related to the diagnostic methodology for PFO and the interpretation of the results.
Mere detection of the presence of PFO in patients with migraine may not delineate their true relationship for a better understanding and planning a definitive treatment. There is an urgent need for standardizing the diagnostic methods as well as the criteria for the grading the ‘functional status’ of PFO.

ABSTRACTS
7.Abstracts

Pages 44 - 47
Abstract | Full Text PDF

BOOK REVIEW
8.Book Review: Pain Medicine and Management just the facts
Gül Köknel Talu, Selçuk Dinçer
Pages 48 - 49
Abstract | Full Text PDF



   
Copyright © 2024 The Journal of The Turkish Society of Algology, All Rights Reserved.