ÖN SAYFALAR | |
1. | Ön Sayfalar Front Matter Sayfalar I - V |
DERLEME | |
2. | Plan A blokları Plan A blocks Hadi Ufuk Yörükoğlu, Sevim Cesur, Can Aksu, Alparslan KuşPMID: 37886870 doi: 10.14744/agri.2022.02256 Sayfalar 187 - 194 Ultrason kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte rejyonal anesteziye olan ilgi arttı ve gün geçtikçe yeni bloklar tanımlanmaya başlandı. Ancak sayısı hızla artan yeni blok teknikleri aynı zamanda karışıklığa da neden oluyor. Dolayısıyla yakın zamanda cerrahi endikasyonların çoğunda etkili olabilecek, uygulaması basit ve etkin analjezi sağlayan yedi temel rejyonal anestezi tekniği “Plan A Blokları” olarak listelendi. Bu yazının amacı, plan A blok tekniklerini basitçe inceleyip temel sonoanatomiyi ve endikasyonlarını tanıtmaktır. |
DENEYSEL VE KLINIK ÇALIŞMALAR | |
3. | Üniversite öğrencilerinde ekrana maruz kalma ile boyun sakatlığı, baş ağrısı, stres, depresyon ve anksiyete arasındaki ilişki The relationship between screen exposure and neck disability, headache, stress, depression, and anxiety in university students Halil Yılmaz, Evrim GözPMID: 37886871 doi: 10.14744/agri.2023.48657 Sayfalar 195 - 204 Amaç: Son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle üniversite öğrencileri arasında ekran maruziyeti artmış, çeşitli fiziksel ve psikolojik etkilere neden olmuştur. Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinde ekran maruziyeti ile boyun sakatlığı, baş ağrısı, stres, depresyon, anksiyete ve uyku bozuklukları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 226 öğrenci çevrim içi olarak dahil edildi. Çalışmanın sonucunda baş ağrısı, depresyon, anksiyete, stres, boyun sakatlığı ve uyku kalitesi değerlendirildi. Bulgular: Ekran maruziyeti incelendiğinde akıllı telefon kullanımı arttıkça öğrencilerin stres, kaygı ve depresyon düzeylerinin arttığı gözlendi (p<0,05). Yedi saat ve üzeri akıllı telefon kullananlarda baş ağrısı şiddeti (p=0,028); 7 saat ve üzeri akıllı telefon veya bilgisayar kullananlarda ciddi boyun sakatlığı sıklığının arttığı görüldü (p=0,005, p=0,026). Sonuç: Üniversite öğrencilerinde ekran kullanım süresinin artması nedeniyle ortaya çıkabilecek fiziksel ve psikolojik sorunları önlemek için öğrencilerin ekran kullanım sıklığının izlenmesi, uzun süreli ekran maruziyetinin ve bilgisayar kullanımının fiziksel ve psikolojik etkilerini anlatan eğitimler düzenlenmesi, farkındalık düzeyinin artırılması gerekmektedir. |
4. | Lomber multifidus kesit alanının transforaminal epidural steroid enjeksiyonu üzerine etkisi: Gözlemsel klinik çalışma The effect of lumbar multifidus cross-sectional areas on transforaminal epidural steroid injection: An observational clinical study Rekib Saçaklıdır, Efe Soydemir, Savaş Şencan, Osman Hakan GündüzPMID: 37886869 doi: 10.14744/agri.2022.42744 Sayfalar 205 - 211 Amaç: Multifidus spinal stabilitede önemli bir role sahip olup multifidus dejenerasyonu uzun dönemde bel ağrısı ve engelliliğe neden olmaktadır. Bu çalışmada, multifidus kesit alanının transforaminal epidural steroid enjeksiyonu tedavisi üzerine olan etkisinin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Tek seviye disk hernisi olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların aksiyel T2 manyetik rezonans görüntülerinden total multifidus kesit alanı ve fonksiyonel kesit alanı ölçüldü ve kas dejenerasyonu veya yağ dokusunun tespiti için fonksiyonel kesit alanı/total multifidus kesit alanı oranı hesaplandı. Enjeksiyon öncesi, üçüncü hafta ve üçüncü ay takiplerinde sayısal ağrı derecelendirme ölçeği skorları kaydedildi. Tedavi başarısı olarak üçüncü ayda sayısal ağrı derecelendirme ölçeği skorlarında %50 ve üzeri azalma kabul edildi ve hastalar tedavi başarısına ulaşanlar ve ulaşamayanlar olarak iki gruba ayrıldı. Bulgular: Toplam 120 hasta çalışmaya dahil edildi; hastaların 57’si kadın, 63’ü erkekti. Çalışmaya dahil edilen hastaların 68’inde L5-S1 disk seviyesinde herniasyon, 52’sinde L4-L5 disk seviyesinde herniasyon mevcuttu. Fonksiyonel kesit alanı ve fonksiyonel kesit alanı/total multifidus kesit alanı oranı etkilenen tarafta disk hernisi seviyesinin altında anlamlı derecede düşük saptandı (p<0,05). Etkilenen tarafta total multifidus kesit alanı ve fonksiyonel kesit alanı tedavi başarısına ulaşan grupta daha yüksekti ve total multifidus kesit alanı/fonksiyonel kesit alanı oranlarında iki grup arasında fark saptanmadı. Sonuç: Etkilenen tarafta multifidus kesit alanı daha düşük bulunmasına rağmen multifidus kesit alanının transforaminal epidural steroid enjeksiyonu tedavi başarısı üzerine etkisi saptanmamıştır. |
5. | Migrenli hastalarda fiziksel aktivite seviyesinin ağrı, fonksiyonellik ve yaşam kalitesine etkisi Effect of physical activity level on pain, functionality, and quality of life in migraine patients Gamze Sağlı Diren, Pınar Kaya Ciddi, Gizem Ergezen, Mustafa ŞahinPMID: 37886861 doi: 10.14744/agri.2022.26504 Sayfalar 212 - 219 Amaç: Bu çalışmada, migrenli bireylerin fiziksel aktivite düzeylerinin belirlenmesi ve ağrı şiddeti, engellilik seviyesi ve yaşam kalitesi üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 18-55 yaş arası migren tanısı almış bireyler dahil edildi. Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi Kısa Formu (IPAQ-SF), McGill Melzack Ağrı Anketi ile ağrı şiddeti, Migren Özürlülük Değerlendirme Ölçeği (MIDAS) ile engellilik ve Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Skalası Kısa Formu (WHOQOL-BREF) ile yaşam kalitesi değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 34,11±10,51 yıl olan toplam 88 kişi dahil edildi; %53,41’i düşük aktif, %30,68’i orta aktif, %15,91’i yüksek aktifti. Düşük aktiflerin fiziksel sağlığı (p=0,047) orta aktiflerden daha düşüktü. Genel (p<0,001), fiziksel (p<0,001), psikolojik (p=0,003) sağlık puanları yüksek aktiflerden daha düşüktü. Düşük aktifler yüksek aktiflerden daha yüksek engelliliğe (p=0,042) ve ağrı şiddetine (p=0,001) sahipti. Fiziksel aktivite ile ağrı şiddeti (p=0,001) ve engellilik (p=0,005) arasında zayıf negatif korelasyon, fiziksel aktivite düzeyleri ile sosyal (p=0,007) ve çevresel (p=0,013) sağlık puanları arasında zayıf pozitif korelasyon ve fiziksel (p=0,000), genel (p=0,000) ve psikolojik (p=0,000) puanlarıyla orta düzeyde pozitif korelasyon vardı. Sonuç: Migrenli hastalarda fiziksel aktivite düzeyi arttıkça ağrı şiddetinin azaldığı, fonksiyonellik ve yaşam kalitesinin arttığı gözlendi. Egzersiz devamlılığının sağlanması migrenin olumsuz etkilerini iyileştirmede etkili görünmektedir. |
6. | Ardışık faset medial dal radyofrekans denervasyonu ve dorsal kök gangliyon pulse radyofrekans tedavisinin lomber faset eklem ağrısına etkisi The effect of consecutive facet medial branch radiofrequency denervation and dorsal root ganglion pulse radiofrequency therapy on lumbar facet joint pain Gülçin Gazioğlu Türkyılmaz, Şebnem RumeliPMID: 37886865 doi: 10.14744/agri.2022.42713 Sayfalar 220 - 227 Amaç: Bu çalışmanın amacı; kronik lomber faset eklem ağrısı tanısı almış hastalarda ardışık uygulanan faset medial dal radyofrekans denervasyonu ve dorsal kök gangliyon pulse radyofrekans uygulamasının lomber faset eklem ağrısı üzerine etkinliğinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Lomber faset sendromu ön tanısı düşünülerek yapılan faset medial dal blokajı sonrası ağrısında %50 ve üzeri iyileşme sağlanabilen ve sonrasında komşu dorsal kök gangliyona pulse radyofrekans ile birlikte faset medial dal radyofrekans denervasyonu uygulanan 27 hastanın yaş, cinsiyet, semptom süresi, geçirilmiş cerrahi öyküsü, faset medial dal radyofrekans denervasyonu ve dorsal kök gangliyon pulse radyofrekans işlemlerinin uygulandığı lomber seviyeleri ve yönleri, işlem öncesi, sonrası birinci ay, üçüncü ay ve altıncı ay sayısal ağrı derecelendirme ölçeği skorları ve altıncı ayda “ağrıda subjektif azalma oranları” retrospektif olarak değerlendirildi. Tedavi başarısı, işlem sonrası ağrının altıncı ayda %50 ve üzeri azalması olarak tanımlandı. Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 57,7±12,4 yıl olan 19’u kadın, 8’i erkek toplam 27 hasta dahil edildi. Hastaların %74,1’inin (n=20) daha önce bel cerrahisi geçirme öyküsü yoktu. Hastaların altıncı ayda “ağrılarının subjektif azalma oranlarına” göre işlem başarı oranı %82,5 (n=25) olarak bulundu. Bununla birlikte semptom süresi 12 ay veya daha uzun olan hastalarda, kısa olanlara göre, tedavi sonrası altıncı ayda subjektif ağrı azalması oranları daha düşük tespit edildi (p=0,04). Sonuç: Çalışma sonuçlarımız, semptom süresi kısa olan hastalarda faset medial dal radyofrekans denervasyonu tedavisine eklenen dorsal kök gangliyon pulse radyofrekans uygulamasının analjezik etkinliği artırılabileceğini göstermektedir. |
7. | Erektör spina plan bloğunun bel omurgası cerrahisinde anestezik ilaç kullanımı üzerindeki etkisi The effect of erector spinae plane block on the use of anesthetic medications in lumbar spine surgery Masoud Nashibi, Parisa Sezari, Farhad Safari, Houman Teymourian, Sogol Asgari, Kamran MottaghiPMID: 37886866 doi: 10.14744/agri.2022.48992 Sayfalar 228 - 235 Amaç: Karmaşık omurga cerrahisi sonrası ilaç yan etkilerini azaltmak ve anesteziden çıkışı kolaylaştırmak amacıyla çeşitli yöntemler önerilmiştir. Bu yöntemlerden biri daha az çalışılmış olan ESPB’dir. Bu yüzden, bu çalışmayı ESPB’nin bel omurgası cerrahisinde anestezik ilaç kullanımı üzerindeki etkinliğini değerlendirmek amacıyla yürüttük. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, bel omurgası füzyon cerrahisi geçiren 70 hasta incelendi. Hastalar rastgele iki gruba ayrıldı: Bilateral ESPB uygulanan olgu grubu (n=35) ve kontrol grubu (n=35). Standart anestezi protokollerinden sonra, her iki grupta anestezi isofluran ile sürdürüldü. Ameliyat sırasındaki isofluran ve perioperatif opioid tüketimi kaydedildi. İstatistiksel analiz SPSS yazılımı versiyon 21 kullanılarak yapıldı. Bulgular: Olgu grubunda intraoperatif fentanil kullanımı kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşüktü (14.29±21.5 ve 65.96±73.33 µg, p<0.001). Ayrıca, müdahale grubunda isofluran tüketimi kontrol grubuna göre anlamlı derecede daha düşüktü (20.71±5.02 ve 28.83±8.68 mL, p<0.001). Ayrıca, olgu grubunda çıkış süresi kontrol grubuna göre anlamlı derecede daha kısaydı (8.49±4.30 dakika ve 15.00±4.94, p<0.001). Cerrahi sonrası bir saatte anestezi bakım ünitesinde, olgu grubunun fentanil dozu ve ağrı skorları kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşüktü (sırasıyla, p=0.030 ve <0.001). Sonuç: Ultrason eşliğinde ESPB, cerrahi sırasında ve sonrasında anesteziklerin tüketimini azaltarak bel omurgası cerrahisi (füzyon) için etkili bir bölgesel anestezi/analjezi yöntemidir. |
8. | Pregabalinin sıçanlarda antidepresan ve anksiyolitik etkileri ve mekanizmalarının incelenmesi The investigation of antidepressant and anxiolytic effects of pregabalin and its mechanisms of action in rats Şule Aydın, Cansu Kılıç Tatlıcı, Mustafa Erhan Çivgin, Zeynep Gül Yazıcı, Cafer Yıldırım, Setenay Dinçer Öner, Fatma Sultan KılıçPMID: 37886867 doi: 10.14744/agri.2022.98474 Sayfalar 236 - 243 Amaç: Pregabalin, ilaca dirençli epilepside kullanılmaktadır. Ayrıca ağrılı sendromlarda analjezik etkisi vardır. Epilepsi ve nöropatik ağrısı olan hastalarda depresyon ve anksiyete yaygın şekilde görülmektedir. Pregabalin, anksiyolitik ve antidepresan ilaçlarla sık sık birlikte kullanılmaktadır. Bu çalışmada, pregabalinin antidepresan ve anksiyolitik etkilerinin araştırılması, bu etkilerinin diğer antidepresan ve anksiyolitik ilaçlarla ve kombine kullanımlarla karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda Wistar Albino sıçanlar kullanıldı ve pregabalin (5, 10, 20, 40 mg/kg), amitriptilin, fluoksetin, ketamin ve diazepam, ayrıca bu ilaçların pregabalin 20 mg/kg ile kombinasyonları uygulandı. Yükseltilmiş artı labirent, zorlu yüzdürme ve lökomotor aktivite testleri yapıldı. Bulgular: Yükseltilmiş artı labirent testinde pregabalin-10, 20, 40, amitriptilin, fluoksetin ve diazepamın açık kolda kalınan süreyi uzattığı tespit edildi. Pregabalin 20+fluoksetin kombinasyonunun, pregabalin 20’ye kıyasla süreyi uzattığı saptandı. Zorlu yüzdürme testinde pregabalin dozlarının hareketsiz kalma süresini uzattığı belirlendi. Amitriptilin, fluoksetin, diazepam ve ketaminin ise kontrole ve pregabalin dozlarına kıyasla süreyi kısalttığı tespit edildi. Pregabalin 20’nin, fluoksetin dışındaki ilaçlarla birlikte kullanıldığında ise hareketsiz kalma süresinin üzerindeki etkisinin tersine döndüğü görüldü. Lökomotor aktivite testinde, pregabalin 20, amitriptilin, ketamin ve diazepamın mesafeyi azalttığı saptandı. Sonuç: Pregabalinin tüm dozlarında depresan etkisi ve doza bağlı olarak anksiyolitik etkisi tespit edildi. Pregabalinin; amitriptilin, ketamin ve diazepam ile kombine kullanıldığında bu ilaçların antidepresan etkilerini tersine çevirdiği saptandı. Bu nedenle pregabalin kullanan hastalarda amitriptilin yerine fluoksetinin kullanılabileceğini düşünmekteyiz. Pregabalinin diğer ilaçlarla kombine kullanımı ilaç etkileşimi açısından da değerlendirilmelidir. Bu sonuçlar aynı zamanda farmakoekonomi açısından da dikkate değerdir. |
9. | Kanser hastalarının ağrı inançları ve ilişkili faktörler Pain beliefs of cancer patients and associated factors Ülkü Özdemir, Aysel Tokaç AkdenizPMID: 37886863 doi: 10.14744/agri.2022.55798 Sayfalar 244 - 253 Amaç: Bu çalışmanın amacı, kanser hastalarının ağrı inançları ve ilişkili faktörleri belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve analitik tipteki çalışma, Ocak 2019–Haziran 2019 tarihlerinde 100 birey ile tamamlandı. On sekiz yaş ve üstündeki, kemoterapi tedavisi almakta olan ve çalışmaya katılmayı kabul eden bireyler çalışmaya dahil edildi. Veriler, hasta bilgi formu, ağrı değerlendirme formu ve Ağrı İnançları Ölçeği kullanılarak toplandı. Bulgular: Regresyon analizi sonuçlarına göre sinirli davrananların psikolojik inanç puanları istatistiksel olarak sakin davranan-lardan 0,408 puan fazla bulundu. Organik inançlar puanları istatistiksel olarak; okuryazar ve ilköğretim mezunlarında üniversite mezunlarına göre sırasıyla 0,814 puan ve 0,599 puan, geliri giderden az olanlarda gelir giderle dengeli olanlara göre 0,372 puan, son altı ay ağrı yaşayanlarda yaşamayanlara göre 0,414 puan, ağrı kontrolünde nonfarmakolojik yöntem kullanmayanlarda kullananlara göre 0,561 puan, ağrıyı sözel ifade edenlerde ağrısı olduğunu söylemeyenlere göre 0,447 puan fazla bulundu. Sonuç: Çalışmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda, kanser hastalarında ağrı yönetiminin başarılı olabilmesi için ağrı inançlarının ve etkileyen faktörlerin göz önünde bulundurularak, bilişsel-davranışçı yöntemlerle, öz yönetim ve öz yeterliliği geliştirecek eğitimlere yer verilmesi önerilmektedir. |
GIRIŞIMSEL YÖNTEMLER | |
10. | Laparoskopik kolesistektomi ameliyatlarında transversus abdominis plan bloğunun laparoskopi veya ultasonografi ile uygulanmasının etkinliğinin karşılaştırılması Comparison of the effectiveness of transversus abdominis plane block with laparoscopy or ultrasonography in laparoscopic cholecystectomy operations İlter Soytürk, Zahide Doğanay, Hale Kefeli ÇelikPMID: 37886858 doi: 10.14744/agri.2022.01709 Sayfalar 254 - 264 Amaç: Bu çalışmada, laparoskopik kolesistektomi ameliyatlarında ameliyat sonrası ağrıyı azaltmak için uygulanan transversus abdominis plan bloğunun, ultrasonografi ve laparoskopi ile uygulanmasının etkinliğinin karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Laparoskopik kolesistektomi operasyonu yapılan 170 hasta üç gruba ayrıldı. Hastalara transversus abdominis plan bloğu Grup L’de laparoskopiyle, Grup U’da ultrasonografiyle uygulanırken kontrol grubunda (Grup K) transversus abdominis plan bloğu uygulanmadı. Transversus abdominis plan bloğu için bilateral subkostal 15 mL %0,5 bupivakain kullanıldı. Hastaların demografik verileri ve hemodinamik parametreleri, ameliyat ve anestezi süresi, postoperatif ilk analjezik ihtiyacının zamanı, görsel analog skala skorları, ilk gaz ve gaitayı çıkarma süresi, bulantı ve kusma derecesi ile Türkçe gözden geçirilmiş Amerikan Ağrı Derneği Hasta Sonuçları Anketi (APS-POQ-R-T) skorları kaydedildi. Bulgular: Gruplar arasında yaş, cinsiyet ve ASA skorları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmedi, beden kitle indeksi Grup U’da diğer gruplara göre daha yüksek saptandı (p<0,05). Kontrol grubunda diğer iki gruba göre tüm zamanlarda görsel analog skala skoru anlamlı yüksek bulundu (p<0,001). Grup U’da postoperatif birinci ve 12. saatlerde görsel analog skala ölçümleri Grup L’ye göre daha yüksek tespit edildi (p<0,001). Gruplar arasında ameliyat süresi ve anestezi süresi farklı idi (p=0,001). Görsel analog skala ölçümlerinin yüksek seyrettiği Grup K’da, APS-POQ-R-T ile operasyon sonrası 24. saatte ölçülen ağrının şiddeti yüksek, uyku kalitesi ve hasta memnuniyeti düşük bulundu. Sonuç: Laparoskopik kolesistektomi operasyonlarında; ultrasonografi ve laparoskopi yardımıyla transversus abdominis plan bloğu uygulanması postoperatif ağrı tedavisinde etkindir. Laparoskopi ile transversus abdominis plan bloğu uygulaması cerrahi işlem sırasında ek bir hazırlık ve ekipman gerektirmemesi nedeniyle kolay uygulanabilir ve ultrasonografi cihazının bulunmadığı durumlarda tercih edilebilir. |
OLGU SUNUMU | |
11. | Kırmızı kulak sendromunun geçiş tedavisinde intravenöz metilprednizolon: Bir olgu sunumu Intravenous methylprednisolone as a transition treatment in red ear syndrome: A case report Serdar Kokar, Uğur UygunoğluPMID: 37886860 doi: 10.14744/agri.2021.23911 Sayfalar 265 - 268 Kırmızı kulak sendromu; epizodik tek taraflı kulak ağrısı, kızarıklık ve yanma hissi ile karakterize, etyolojisi tam olarak bilinmeyen nadir bir bozukluktur. Otuz bir yaşındaki erkek hasta sol yüz yarımında yanma, karıncalanma ve elektrik çarpması şeklinde ortaya çıkan ve beş saate kadar uzayabilen baş ağrısı şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Önceki medikal tedavilere yanıt vermemiş olan hastaya intranazal yolla lidokain %10 ve floroskopi rehberliğinde stellat ganglion blokajı tedavileri sırasıyla uygulandı. Hasta bahsi geçen girişimsel ağrı tedavilerine de yanıt vermedi. Kırmızı kulak sendromunun trigeminal otonomik sefaljilerle benzer patofizyolojik özellikleri paylaştığı görüşünden yola çıkarak, hasta yüksek doz intravenöz metilprednizolon ile tedavi edildi ve takip eden altı ay süresince ağrısız olarak izlendi. Geç başlangıçlı kırmızı kulak sendromunun geçiş tedavisinde, yüksek doz steroidler iyi birer alternatif olarak değerlendirilebilir. |
12. | Nadir bir baş ağrısı nedeni; trigeminal nevralji ve idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon birlikteliği: Olgu sunumu A rare cause of headache; case report of trigeminal neuralgia concomitant with idiopathic intracranial hypertension Burcu Özalp Horsanalı, Hüsnü Yılmaz, Meltem Uyar, Can EyigörPMID: 37886859 doi: 10.14744/agri.2021.14471 Sayfalar 269 - 272 Trigeminal nevralji, trigeminal sinirin bir veya daha fazla dalının dağılım alanında ani, genellikle tek taraflı, çok kısa süreli batıcı ve tekrarlayan ağrı olması durumudur. İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyon ikincil bir nedene bağlı olmayan ve normal beyin omurilik sıvısı bileşimi ile birlikte olan kafa içi basınç artışıdır. Sık olmamakla birlikte idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon ve trigeminal nevralji birlikteliği de gösterilmiştir. Bu yazıda, nadir olarak görülen trigeminal nevralji ve idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon birlikteliğinin saptandığı bir olgunun sunulması amaçlandı. Elli altı yaşında kadın hasta, yüzünün sağ tarafında şimşek çakması şeklinde ağrı şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Öyküsünde sekiz yıl önce dış merkezde trigeminal nevralji tanısı aldığını belirten hastanın sağ mandibuler sinir dermatomuna uyan bölgede şimşek çakması karakterinde, görsel ağrı skoru 8 olan ağrısının olduğu, ağrı ataklarının 1–2 dakika sürdüğü, gün içinde 15–20 defa tekrarladığı öğrenildi. “Constructive Interference in Steady State (CISS)” sekansı kraniyal manyetik rezonans görüntülemede bilateral perioptik beyin omurilik sıvısı mesafesinde hafif belirginleşme, meckel cavelerde belirginleşme ve boş sella görünümü bulguları mevcut olup bulgular intrakraniyal hipertansiyon ile uyumlu saptandı. Hastaya kliniğimizde yapılan değerlendirmeler sonucunda; bu bulgular eşliğinde trigeminal nevralji ya da trigeminal nöropatiye eşlik eden idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon tanısı konuldu. Sonuç olarak, trigeminal nevralji tanısı alan hastalarda idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon birlikteliğinin olabileceği akılda tutulması gereken bir durumdur. Ayrıca idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon tanısı olan hastalarda da diğer kraniyal sinirler kadar olmasa da trigeminal sinirin etkilenebileceği akılda tutulmalıdır. Kraniyal manyetik rezonans görüntüleme gibi ayırıcı tanıda yeri olan ileri görüntüleme tetkiklerinin kullanılması, ek bir patolojinin atlanmasını önleyebilir. |
13. | Post herpetik nevraljide metilprednizolon ve bupivakain kullanılarak yapılan erektör spina plan blokunun etkinliği: Olgu serisi The effectiveness of the erector spinae plane block using methylprednisolone and bupivacaine in post-herpetic neuralgia: Case series Uğur Peksöz, Ümran Öner, Mine ÇelikPMID: 37886862 doi: 10.14744/agri.2021.43926 Sayfalar 273 - 277 Post herpetik nevralji, herpes zosterin en sık görülen kronik komplikasyonudur ve enfeksiyonlarla ilişkili en sık görülen ağrı sendromudur. Post herpetik nevraljide medikal ve girişimsel tedavi seçenekleri bulunmaktadır ve bazı hastalar öncelikle tercih edilen medikal tedavilere dirençli olabilmektedir. Bu durum hastanın yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkilemektedir. Özellikle medikal tedavilerin etkin olmadığı, hepatotoksisite ve nefrotoksisite gibi sistemik yan etkilerin ortaya çıktığı hastalarda girişimsel tedaviler ön plana çıkmaktadır. Erektör spina plan bloku son zamanlarda tanımlanan ultrasonografi eşliğinde uygulanan bir rejyonel anestezi tekniğidir. Bu çalışmada, torakal herpes zoster sonrası post herpetik nevralji gelişen ve üç aylık sürede uygulanan medikal tedavilere beklenen yanıt alınamayan beş hastada metilprednizolon ve bupivakain ile erektör spina plan bloku uygulandı ve ağrı şiddeti sayısal ağrı derecelendirme ölçeği ile değerlendirildi. Steroid ve anestezikler ile yapılan erektör spina plan blokunun, post herpetik nevralji tedavisinde oldukça hızlı ve uzun etkili, hastanın yaşam kalitesini yükselten, yan etkisi düşük ve ucuz bir tedavi seçeneği olduğunu vurgulamak istiyoruz. |
EDITÖRE MEKTUP | |
14. | Radiküler bel ağrısı ile başvuran hastada saptanan beklenmedik durum An unexpected circumstance detected in a patient presenting with radicular low back pain Alper Mengi, Uğur UygunoğluPMID: 37886868 doi: 10.14744/agri.2023.15013 Sayfalar 278 - 280 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
15. | Koronavirüs hastalığı sonrası şiddetli baş ağrısında yüksek doz steroidin etkinliği The effectiveness of high dose steroid in post-corona severe headache Nermin Tepe, Oktay Faysal TertemizPMID: 37886864 doi: 10.14744/agri.2022.33410 Sayfalar 281 - 283 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
DIĞER | |
16. | Hakem Listesi Reviewer List Sayfa 284 Makale Özeti |Tam Metin PDF |