ÖN SAYFALAR | |
1. | Ön Sayfalar Front Matter Sayfa I |
DENEYSEL VE KLINIK ÇALIŞMALAR | |
2. | Epizodik migren tanısı olan ergenlerde baş ağrısı karakteristikleri ve ağrıyla başa çıkma stratejileri üzerinde içe yönelim sorunlarının rolü The role of internalizing problems on headache characteristics and pain coping strategies among adolescents diagnosed with episodic migraine Ozan Kayar, Fevziye Toros, Gülen Güler Aksu, Aynur ÖzgePMID: 37493486 doi: 10.14744/agri.2022.75233 Sayfalar 119 - 133 Amaç: Bu çalışmanın amacı, epizodik migren tanısı olan ergenlerde, içe yönelim sorunları ile baş ağrısıyla ilişkili bazı önemli göstergeler (ağrı sıklığı, süresi ve şiddeti) ve ağrıyla başa çıkma stratejileri arasındaki ilişkileri ve bu ilişkilerde olası aracı mekanizmaların rolünü incelemektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya, ICHD-3 kriterleri göz önünde bulundurularak epizodik migren tanısı olan 143 ergen dahil edildi. Veri toplama sürecinde Sosyodemografik Bilgi Formu, Baş Ağrısı Anket Formu, Ağrıyla Başa Çıkma Ölçeği, Çocuklar İçin Depresyon Ölçeği ve Çocuklarda Anksiyete Bozukluklarını Tarama Ölçeği: Çocuk Formu kullanıldı. Çalışmanın istatistiksel analizleri ise “SPSS Windows Paket Programı” aracılığıyla yapıldı. Bulgular: Araştırmanın bulguları epizodik migren tanısı olan ergenlerin, depresyon (r=0,28, p<0,05), toplam anksiyete (r=0,19, p<0,05), panik bozukluk/somatik yakınmalar (r=0,22, p<0,05) ve okul fobisi (r=0,21, p<0,05) düzeyleri arttıkça aylık ağrı sıklıklarının da arttığını göstermektedir. Ayrıca ergenlerde içe yönelim sorunları düzeyleri arttıkça, ağrıyla başa çıkmada işlevsel olma-yan bir strateji olarak kabul edilen ağrı karşısında çaresizlik hissettiren tutumlarla başa çıkma stratejisi kullanımının da anlamlı olarak arttığı bulundu (r=0,27, p<0,01). Öte yandan çalışmanın aracılık analizi sonuçlarına göre ergenlerde panik bozukluk/somatik yakınmalar ve okul fobisi düzeyleri ile hem aylık ağrı sıklığı hem de ağrı karşısında çaresizlik hissettiren tutumlarla başa çıkma stratejisi kullanımı arasındaki ilişkilerde depresyon düzeyinin tam aracı rolünün varlığı söz konusudur. Sonuç: Çalışmadan elde edilen sonuçların migrenin yaşa bağlı fenotipik değişiminin ve kronikleşmesinin anlaşılması açısından araştırmacılara ve uygulamacılara ışık tutacak özellikte olduğu düşünülmektedir. |
3. | Akut miyofasiyal ağrı sendromunda kinezyoteypleme, tetik nokta enjeksiyonu ve nöral terapinin karşılaştırılması: Randomize kontrollü çalışma Comparison of kinesio taping, trigger point injection, and neural therapy in the treatment of acute myofascial pain syndrome: A randomized controlled study Saime Ay, Birkan Sonel Tur, Merve Karakaş, Derya Gökmen, Turgay Altınbilek, Deniz EvcikPMID: 37493480 doi: 10.14744/agri.2022.39259 Sayfalar 134 - 141 Amaç: Miyofasiyal ağrı sendromu tetik noktalar ve kasta gergin bantlarla karakterize bölgesel ağrılı bir yumuşak doku hastalığıdır. Bu çalışmada, akut miyofasiyal ağrı sendromu olgularında ağrı ve özürlülük üzerine kinezyoteypleme, tetik nokta enjeksiyonları ve nöral terapi etkinliğinin karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya alınan 104 hasta üç gruba ayrıldı. Grup 1 (n=35) kinezyoteypleme, grup 2 (n=35) tetik nokta üzerine lokal anestezik (%0,5’lik lidokain) enjeksiyonu, grup 3 (n=34) aynı lokal anestezik solüsyonu kullanılan nöral terapi uygulamasından oluşmaktadır. Hastalar ağrı, basınç ağrı eşiği ve özürlülük açısından değerlendirildi. Ağrı şiddeti görsel analog skala ile ölçüldü. Boyun ağrı özürlülük skalası ile özürlülük düzeyi belirlendi. Basınç ağrı eşiği ise algometre ile ölçüldü. Ölçümler tedavi öncesi ve sonrasında üçüncü ve yedinci günlerde yapıldı. Bulgular: Tedavinin üçüncü günü ve takip ölçümlerinde ağrı ve özürlülük değerlerinde bütün gruplarda iyileşme mevcuttu (p<0,001) ve gruplar arasında fark yoktu. Tüm zamansal süreçte basınç ağrı eşiği değerlerinde tetik nokta enjeksiyon ve nöral terapi gruplarında istatistiksel anlamlı farklılık varken zamana bağlı bu değişim kinezyoteypleme grubunda istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları her üç tedavi yönteminin de akut miyofasiyal ağrı sendromu tedavisinde ağrı ve özürlülük üzerine etkili olduğunu göstermektedir. Basınç ağrı eşiği üzerinde ise enjeksiyon tedavilerinin kinezyoteyplemeden üstün olduğu gözlemlendi. |
4. | Simplicity ile sakroiliak eklem denervasyonu uygulanan olgularda yaşam kalitesinin retrospektif olarak değerlendirilmesi Retrospective evaluation of quality of life in patients undergoing sacroiliac joint denervation with simplicity Çiğdem Yalçın, Altan ŞahinPMID: 37493483 doi: 10.14744/agri.2022.59365 Sayfalar 142 - 147 Amaç: Sakroiliak eklem ağrıları üçüncü en sık bel ağrısı sebebidir. Sakroiliak eklem kaynaklı ağrıların tedavisi sıklıkla konservatiftir. Konservatif tedaviler başarısız olduğunda eklem içi enjeksiyon veya radyofrekans denervasyon gibi girişimsel tedavi yöntemleri uygulanır. Ancak son zamanlarda yapılan girişimsel tedavinin başarısı kadar, tedavi sonrası hasta memnuniyeti ve yaşam kalitesinin artması da oldukça önem kazanmıştır. Bu retrospektif çalışmanın amacı, sakroiliak eklem ağrısı olan ve simplicity radyofrekans denervasyon uygulanan hastalarda ağrı sağaltımını ve yaşam kalitelerindeki iyileşmeyi değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Ferguson grafide sakroiliak eklem dejenerasyonu bulunan, sakroiliak eklem için tanısal intraartiküler blok uygulanan ve ağrısında %50’den fazla azalma olan hastalardan simplicity radyofrekans nörotomi uygulanmış 38 hasta dosyası incelendi. Hastaların yaş, cinsiyet, işlem öncesi ve işlemden altı ay sonraki kontrollerindeki NRS ve SF-36 skorları kaydedildi. Bulgular: İşlem öncesi ve işlemden altı ay sonra bakılan NRS değerlerinde, işlem öncesine göre işlem sonrası dönemde istatistiksel olarak anlamlı azalma vardı ve NRS değerlerindeki azalmada cinsiyetler arası fark yoktu. İşlem öncesi ve işlemden altı ay sonra bakılan SF-36 değerleri incelendi. Tüm alt ölçeklerde işlem öncesine göre, işlem sonrası dönemde istatistiksel olarak anlamlı düzelme vardı. Bu düzelmede cinsiyetler arasında fark var mı diye bakıldığında ise emosyonel rol güçlüğündeki düzel-me hariç, diğer alt ölçeklerde cinsiyetler arasında fark yoktu, hepsinde benzer oranda iyileşme mevcuttu. Sadece emosyonel rol güçlüğündeki düzelme kadınlarda erkeklere göre daha fazlaydı ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı. Sonuç: Steroid enjeksiyonuna olumlu yanıt veren sakroiliak eklem ağrısı olan hastalarda, simplicity III uygulaması uzun süreli ağrı yönetimi sağlar ve herhangi bir komplikasyon olmaksızın hasta konforunu ve ağrı memnuniyetini artırır. |
5. | Fibromiyalji sendromu tanısı olan ve olmayan hastaların başvurdukları poliklinik bölümleri, başvuru sayıları ve aldıkları tanıların karşılaştırılması: Fibromiyalji sendromu tanısı olan hastalar, hastaneye daha mı sık geliyor? Comparison of the diagnoses, the outpatient clinics they visited, and the number of visits of patients with and without a diagnosis of fibromyalgia syndrome: Do patients with fibromyalgia syndrome come to the hospital more often? Mehmet Okçu, Mustafa Yemliha Ayhan, Figen Tuncay, Fatmanur Aybala Koçak, Yakup Erden, Yıldız Gonca Doğru, Samet Sancar KayaPMID: 37493488 doi: 10.14744/agri.2022.99076 Sayfalar 148 - 152 Amaç: Fibromiyalji sendromu tüm vücut bölgelerini içeren çok geniş bir semptom spektrumuna sahiptir. Dolayısıyla fibromiyalji sendromu büyük bir taklit edicidir. Bu durum fibromiyalji sendromu olan hastaların, birçok bölüm polikliniğine, fibromiyalji sendromu olmayan hastalara göre daha fazla başvuruyor olma ihtimalini akla getirmektedir. Fakat bu konuda yeterli veri yoktur. Bu çalışmanın amacı, fibromiyalji sendromu olan hastaların poliklinik başvuru sayılarını fibromiyalji sendromu tanısı olmayanlarla karşılaştırmak ve aldıkları tanıları incelemektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, 140 hastanın (70’i fibromiyalji sendromu olan hasta, 70’i kontrol) son bir yıl içinde başvurduğu poliklinik bölümleri, poliklinik başvuru sayıları ve aldıkları tanılar retrospektif olarak incelendi. Kontrol grubu olarak aynı polikliniğe diz ağrısı şikayetiyle başvuran ancak kendisinde fibromiyalji bulunmayan daha önce de hiç fibromiyalji sendromu tanısı almamış olan hastalar, yaş ve cinsiyet eşleştirilmiş olacak şekilde alındı. Bulgular: Fibromiyalji sendromu olan hastaların kontrol grubuna göre toplam poliklinik başvuru sayısı; fiziksel tıp ve rehabilitasyon, kadın hastalıkları ve doğum, genel cerrahi, dahiliye ve psikiyatri bölümlerine olan başvuru sayısı anlamlı olarak daha yüksekti. Ayrıca, Uluslararası Hastalık Sınıflandırması-10 sisteminin beşinci bölümünde (zihinsel, davranışsal ve nörogelişimsel bozukluklar, F01-F99) yer alan tanı sayısı da fibromiyalji grubunda anlamlı olarak daha yüksekti. Sonuç: Fibromiyalji sendromu olan hastaların diğer hastalara göre daha fazla hastane ve poliklinik ziyareti yaptığı akılda tutulmalıdır. Gereksiz sağlık masraflarını azaltmak için hekimler ve hastalar bu konuda bilgilendirilmelidir. |
6. | Kronik spesifik olmayan bel ağrısı olan hastalarda ağrı nörobilimi eğitimi ile ilişkili fizyoterapötik tedavi-tek-kör randomize pilot klinik çalışma Physiotherapeutic treatment associated with the pain neuroscience education for patients with chronic non-specific low back pain-single-blind randomized pilot clinical trial Angela Shiratsu Yamada, Flavia Tasmin Techera Antunes, Sara Moreno Rebelo Vaz, Beatriz Vilanova Saraiva, Alessandra Hubner De Souza, Daniel SimonPMID: 37493479 doi: 10.14744/agri.2022.33349 Sayfalar 153 - 166 Amaç: Ağrı Nörobilimi Eğitimi (ANE), kronik bel ağrısı (KBA) olan hastalarda ağrı ve fonksiyonel kapasitede iyileşme göstermektedir. Bu nedenle, çalışmanın amacı, fizyoterapötik tedavinin ANE ile ilişkili olarak, spesifik olmayan KBA’lı hastaların fonksiyonel engelliliğini azaltıp azaltmadığını doğrulamaktır. Gereç ve Yöntem: Kırk hasta klinik olarak değerlendirildi ve hastalar aşağıdaki anketleri yanıtladı: Kısa ağrı envanteri, Santral Duyarlılık Envanteri (SDE), Roland-Morris engellilik anketi, ağrı felaketleşme ölçeği, kinofobi tampa ölçeği, hastane anksiyete ve depresyon ölçeği, SF6D yaşam kalitesi anketi ve nicel duyusal testi (NDT). Daha sonra, rastgele olarak müdahale grubu (MG, n=20) ve kontrol grubu (KG, n=20) olarak ayrıldılar. Her iki grup da haftada iki kez altı hafta boyunca kinezyoterapi egzersizleri yaptı. MG, 3 bireysel ANE oturumu aldı ve ağrı nörofizyoloji anketini yanıtladı. Bulgular: MG, analiz edilen tüm değişkenler için anlamlı bir iyileşme gösterdi (p<0.001). Birleşik tedavi, kinofobiyi azalttı (KG-MG arasındaki tahmini fark: 7.6–%95 GA: 2.3–12.9) (p=0.006). Lomber paravertebral bölgede (KG ve MG), NDT’lerde KBA’nın yoğunluğunda istatistiksel bir fark vardı (p<0.05). Sonuç: Birleşik tedavi, yalnızca terapötik egzersizlere kıyasla kinofobiyi azaltmak ve lomber bölgedeki ağrı yoğunluğu algısını değiştirmek için daha iyi sonuçlar gösterdi. |
OLGU SUNUMU | |
7. | Yapay zeka destekli ultrasonografi rehberliğinde 3 hastada rejyonel sinir bloku: Olgu sunumu Artificial intelligence-powered ultrasound guided regional nerve block in three patients: Case report Gökhan Erdem, Yasemin Ermiş, Derya ÖzkanPMID: 37493482 doi: 10.14744/agri.2021.56887 Sayfalar 167 - 171 Bölgesel anestezide ultrasonografi kullanımı değişken anatomik yapıları ve lokalizasyonlarını belirlemede önemli rol oynar. Son zamanlarda ultrasonografi cihaz ve problarındaki gelişmeler, gerçek zamanlı iğne ucu izleme (real-time needle tip tracking) gibi donanım ve yazılım teknolojileri hızla çoğalmaktadır. Yapay zeka destekli ultrasonografiler de bunlardan biridir. Bu yazıda, yapay zeka destekli (Nerveblox) ultrasonografi kullanılarak bölgesel blok uygulanan üç olgunun sunulması amaçlandı. Olgulardan ikisine infraklavikular sinir bloku, üçüncüsüne pektoral sinir bloku tek seferde başarıyla uygulandı. Hiçbir hastada damar ponksiyonu veya lokal anestezik toksisitesi gelişmedi. Periferik sinir bloklarında yapay zeka desteği kullanılması girişim sayısını ve girişim süresini azaltabilir. |
8. | Pnömonektomili bir hastada dirsek cerrahisi için infraklavikular blok uygulaması: Olgu sunumu Infraclavicular block for elbow surgery in a patient with pneumonectomy: Case report Muhammet Ahmet Karakaya, Muhammet Selman Söğüt, Seçil Çetin, Mete Manici, Yavuz GürkanPMID: 37493484 doi: 10.14744/agri.2021.68726 Sayfalar 172 - 174 Üst ekstremite bloklarının en önemli komplikasyonlarından biri olan diyafram paralizi, özellikle solunum fonksiyonlarında bozukluk olan hastalarda bu blokların kullanımını kısıtlamaktadır. Cerrahinin yeri ve çeşitli blokların diyafram paralizi yapma riskleri değerlendirilerek uygun blok tipi seçilmelidir. Bu yazıda, dirsek luksasyonu nedeniyle dirsek artroplastisi yapılması planlanan pnömonektomili bir hastanın anestezi yönetimi sunularak diyafram paraliziyle ilişkili periferik sinir bloklarının de-ğerlendirilmesi amaçlandı. |
9. | Omuz artroplastisinde anterior yaklaşımla supraskapular sinir bloğu ile aksiller sinir bloğu Anterior approach to suprascapular nerve block combined with axillary nerve block for shoulder arthroplasty Hadi Ufuk Yörükoğlu, Yavuz Gürkan, Can AksuPMID: 37493487 doi: 10.14744/agri.2021.77527 Sayfalar 175 - 176 Omuzun artroskopik operasyonlarında postoperatif ağrı etkili bir şekilde tedavi edilmezse kronik ağrı gelişebilir. Supraskapular sinir bloğunda klasik posterior yaklaşım daha yüksek oranda teknik başarısızlıkla ilgilidir ve hastalar için daha ağrılı bir işlemdir. Bu olgu sunumunda, elektif sağ omuz artroplasti operasyonu olan ve etkin postoperatif analjezi sağladığımız 72 yaşındaki erkek hastaya uyguladığımız ultrasonografi eşliğinde aksiller sinir bloğu ile anterior yaklaşımla yapılan supraskapular sinir bloğu ele alındı. |
10. | Alt ekstremitenin segmental zoster parezisi: Olgu sunumu Segmental zoster paresis of the lower extremity: Case report Selin Balta, Gül Köknel TaluPMID: 37493485 doi: 10.14744/agri.2021.70846 Sayfalar 177 - 180 Herpes zoster, segmental veziküler döküntü, ağrı ve duyusal semptomlarla karakterizedir. Segmental motor güçsüzlük, nadiren herpes zosterin bir komplikasyonu olarak görülebilir. Burada, herpes zosterle ilişkili iki motor parezi olgusunu sunuyoruz. Olgu 1 L2 ve L3 segmental motor pareziye eşlik eden femoral nöropati, olgu 2 ise duyusal ganglion tutulumuyla birlikte L5 ve S1 segmental motor parezi idi. Elektroterapi, egzersiz programı ve ağrı kesici ilaç tedavisinden sonra her iki olguda motor güçsüzlük ve ağrıda belirgin iyileşme görüldü. Zoster motor parezi, tedaviye yanıt veren nadir bir komplikasyondur ve hekimler klinik takipte olası varlığına dikkat etmelidir. |
EDITÖRE MEKTUP | |
11. | Birçok hastalığın farmakolojik tedavisine yönelik kılavuzlarda yan etkilere ilişkin çok az kanıt yer aldığından, “Pregabalinofobi “ye neden olmaktadır Because little evidence of adverse effects is included in the guidelines for the pharmacological treatment of many diseases, it causes “Pregabalinophobia” Katsuhiro TodaPMID: 37493489 doi: 10.14744/agri.2022.79803 Sayfalar 181 - 182 Makale Özeti | |
12. | Kalça ağrısında yumuşak dokulara dikkat: Kalça osteoartitinde iliopsoas kasının miyofasiyal tetik noktasının önemi Attention to soft tissues in hip pain: The importance of myofascial trigger point of the iliopsoas muscle in hip osteoarthritis Fatih Bağcıer, Ozan Volkan YurdakulPMID: 37493481 doi: 10.14744/agri.2021.54837 Sayfalar 183 - 184 Makale Özeti | |
13. | Başarısız bel cerrahisi sendromunda cerrahi alanın ötesini düşünmek: Paratiroid adenom ve meningiomalı iki olgu Thinking beyond the site of surgery in failed back surgery syndrome: Two cases with parathyroid adenoma and meningioma Damla Yürük, Hüseyin Alp AlptekinPMID: 37493478 doi: 10.14744/agri.2021.26428 Sayfalar 185 - 186 Makale Özeti | |