ISSN: 1300-0012 | E-ISSN: 2458-9446
Cilt : 34 Sayı : 4 Yıl : 2025
Hızlı Arama

CLOCKSS system has permission to ingest, preserve, and serve this Archival Unit

Ağrı Dergisi - Ağrı: 34 (4)
Cilt: 34  Sayı: 4 - 2022
İÇINDEKILER
1. 
Frontmatters
Frontmatters

Sayfalar I - V

DENEYSEL VE KLINIK ÇALIŞMALAR
2. 
Vitamin D ve EB1089’un antinosiseptif etkilerinin sıçanlarda incelenmesi
Investigation of antinociceptive effects of vitamin D and EB1089 in rats
Seda Gündüz Başçıl, Asuman Gölgeli
PMID: 36300743  doi: 10.14744/agri.2022.60590  Sayfalar 229 - 234
Amaç: Bu çalışmanın amacı, vitamin D’nin sıçanlarda ağrı eşiği üzerine olan etkisini araştırmaktır. Ayrıca, bir vitamin D reseptör agonisti olan EB1089’unda, reseptörün etkilerini artırarak bu mekanizmaya katkı sağlayıp sağlamayacağını incelemektir.
Gereç ve Yöntem: Çalışmada 24 adet, üç aylık ortalama 240-260 gram Wistar Albino erkek sıçan kullanıldı. Hayvanlar rastgele her grupta sekiz hayvan olmak üzere üç gruba ayrıldı. Gruplar; kontrol, vitamin D (10 µg/kg) ve EB1089 (10 µg/kg) olarak belirlendi. Antinosiseptif etkinin değerlendirilmesinde tail flick ve hot plate testleri kullanıldı. Ölçümler ilaç uygulamalarından önce sıfırıncı dakika ve ilaç sonrasını takiben 30, 60 ve 90. dakikalarda alındı ve süreler saniye cinsinden kaydedildi. Deney sonunda alınan intrakardiyak kan örneklerinden elde edilen plazmada, ELISA yöntemiyle serotonin düzeyleri de incelendi.
Bulgular: Vitamin D ve EB1089, tail flick testinde kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde ağrıya dayanma süresini artırdı (p<0,05). Hot plate testinde ise EB1089 grubu, kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde ağrı eşiği süresini uzatırken (p<0,05), vitamin D grubu, kontrol grubundan yüksek latense sahip olmasına rağmen anlamlı fark oluşturmadı (p>0,05). Serotonin düzeyleri açısından ise gruplar arasında anlamlı bir fark bulunamadı (p>0,05).
Sonuç: Çalışmanın sonucunda vitamin D ve EB1089 uygulaması hayvanlarda ağrı eşiğini artırarak ağrıya karşı dayanıklılığı artırdı.

3. 
Servikal radiküler ağrıda kantitatif duyu testi bulguları ve semptomlar ile ilişkilerinin değerlendirilmesi
Quantitative sensory test findings in cervical radicular pain and their relationship with the symptoms
Göksel Tanıgör, Simin Hepgüler, İdris Köken, Meltem Uyar
PMID: 36300747  doi: 10.14744/agri.2021.88972  Sayfalar 235 - 244
Amaç: Bu çalışma, nöropatik ağrılı servikal radikülopati hastalarında duyusal fenotipleri klinik muayene ve kantitatif duyusal testleri (QST) kullanarak tanımlamayı ve sağlıklı gönüllülerle karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın bir diğer amacı, Pain-Detect anketinin (PDQ) semptomatik bileşenlerinin, QST bulguları ile ilişkilerini göstererek klinik pratikte duyusal anomalileri olan hastaların özellikli bir test olmaksızın tespitini sağlamada yardımcı olmaktır.
Gereç ve Yöntem: Nöropatik ağrılı hastalar (n=20) ve sağlıklı gönüllüler (n=37) olmak üzere 57 katılımcı çalışmaya dahil edildi. Katılımcıların sosyodemografik ve klinik verileri alındıktan sonra hastalara PDQ ve ardından tüm katılımcılarda QST analizi yapıldı.
Bulgular: Ağrılı ve ağrısız ekstremiteler arasındaki analizlerde QST için tüm gruplarda fark bulunmadı (p>0,05). Duyusal eşikler sağlıklı gönüllülere göre nöropatik ağrılı grupta daha yüksek, ağrı eşiği testleri daha düşük bulundu (p<0,05). Tarif edilen değişiklikler hem ağrılı hem de ağrısız ekstremitelerde saptandı. PDQ komponenti olan hafif basınçla ağrı, daha düşük ısı ağrı eşik değerleri ile korele bulundu (R=-0,602, p=0,005).
Sonuç: Nöropatik ağrılı hastaların sağlıklı gönüllülere göre daha düşük ağrı eşiklerine ve daha yüksek duyusal eşiklere sahip olduğu görüldü. Ayrıca, PDQ’da ağrı ile basınç bileşeni ve QST’de hiperaljezi arasında bir korelasyon gösterildi.

4. 
Hemşirelik öğrencilerinin ağrı değerlendirmesine yönelik tutum ölçeğinin (HÖADTÖ) geliştirilmesi
Development of nursing students’ attitudes scale toward pain assessment
Hülya Bulut, Sevil Güler, İnci Mercan Annak, Çiğdem Berk Özcan
PMID: 36300748  doi: 10.14744/agri.2022.90018  Sayfalar 245 - 253
Amaç: Bu çalışmanın amacı, hemşirelik öğrencilerinin ağrı değerlendirmesine yönelik tutumlarını ölçmek için kullanılabilecek bir ölçek geliştirmek, geliştirilen ölçeğin geçerlilik ve güvenilirliğini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: 2018 eğitim öğretim yılında öğrenim gören 300 öğrenci ile metodolojik olarak yapıldı. Literatür taraması ve öğrenci görüşleri ile 51 maddelik bir ölçek oluşturuldu. Ölçek beş uzmanın görüşüne sunuldu, içerik ve kapsam değerlendirmesi yapıldı ve 45 maddelik son haline getirildi. Ölçek yapısının belirlenmesi için açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri yapıldı. Ölçeğin güvenilirliğine ilişkin olarak, Cronbach Alfa (Crα) iç tutarlık katsayıları ve 190 öğrenci üzerinde ise test tekrar test güvenilirliği hesaplandı.
Bulgular: Yapılan döndürülmüş temel bileşenler analizi sonucunda ölçek 15 maddeden oluşan iki faktörlü bir yapıya ulaştı. Birinci faktör 12, ikinci faktör üç maddeden oluşmaktadır. Bu iki faktör tutum değişkenine ait toplam varyansın %65,953’ünü açıklamaktadır. Ölçeğin madde test korelasyonları hesaplandı ve 0,463 ile 0,924 arasında değerler bulundu. Yapılan iç tutarlılık güvenilirlik testi sonucunda ölçeğin Crα değeri 0,918; test tekrar test Crα değeri de 0,738 bulundu.
Sonuç: Faktör analizi sonucu ölçeğin, tatmin edici düzeyde yapı geçerliğine ve iki faktörlü yapıya sahip olduğunu belirtmekte-dir. Madde test korelasyonu bulguları ise ölçek maddelerinin geçerliğini ve aynı yapıyı ölçtüğünü göstermektedir. Ayrıca bütün Crα değerlerinin 0,70’ten yüksek olması ölçeğin tatmin edici düzeyde güvenilirliğe sahip olduğunu açıklamaktadır. Ölçeğin geçerlilik ve güvenilirliğine ait bulgular, üniversitede öğrenim gören hemşirelik öğrencilerinin ilgili özelliğe ilişkin tutumlarını belirlemek üzere kullanılabilir nitelikte olduğunu göstermektedir.

5. 
Okul çağı çocuklarında (8-12 yaş) kas iskelet ağrısı ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesi
Evaluation of musculoskeletal pain and related factors in school-age children (8–12 years)
Seide Karasel, Nedime Karasel, Dua Cebeci
PMID: 36300740  doi: 10.14744/agri.2021.04378  Sayfalar 254 - 263
Amaç: Bu çalışmanın amacı, çocuklarda kas iskelet sisteminde ağrı sıklığını ve ilişkili faktörleri değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Gazimağusa il merkezi ve çevre köylerde gerçekleştirilen bu kesitsel çalışmada 313 ilkokul öğrencisi analiz edildi. Öğrencilerin fiziksel aktiviteleri, kas iskelet sistemi ağrı düzeyleri, sağlıkla ilgili yaşam kaliteleri, beden kitle indeksleri, boyları ve okul çantası ağırlıkları kör bir araştırmacı tarafından ölçüldü.
Bulgular: Çalışma grubunu yaş ortalaması 9,53±0,82 yıl olan 164 (%52,4) erkek ve 149 (%47,6) kız öğrenci oluşturdu. Bu çalışmada, kas iskelet sistemi ağrısı sıklığı %39,0 olarak bulundu. Kas iskelet sistemi ağrısı ile yaş, cinsiyet, beden kitle indeksi, haftalık beden dersi saati, spora düzenli katılım, haftalık spor yapma süresi, okul çantası tipi ve okul çantası ağırlığı parametreleri arasında bir ilişki yoktu. Bu parametreler ile ağrı bölgesi arasında da bir ilişki yoktu.
Sonuç: Aşırı yürüme ve oturma kas iskelet sistemi ağrısı ile ilişkiliydi. Sanılanın aksine okul çantası ağırlığı ve okul çantası tipinin kas iskelet sistemi ağrısı üzerinde etkili olmadığı bulundu.

6. 
Trigeminal nevraljide yüksek konsantrasyonlu lokal anestezik ve steroid ile uygulanan periferik blokların etkinlik süresinin değerlendirilmesi
Evaluation of the effectiveness duration of peripheral blocks applied with high concentration local anesthetic and steroid in trigeminal neuralgia
Esra Ertilav, Osman Nuri Aydın
PMID: 36300746  doi: 10.14744/agri.2021.77854  Sayfalar 264 - 271
Amaç: Bu çalışmanın amacı, trigeminal nevraljide yüksek konsantrasyonda lokal anestezik ve steroid ile uygulanan periferik blokların etkinlik süresinin araştırılmasıdır.
Gereç ve Yöntem: Kırk sekiz hastanın (dokuz hastaya medikal tedavi, 39 hastaya girişimsel işlem: periferik blok ve gasser ganglion radyofrekans termokoagülasyon [RFT]) verileri retrospektif olarak incelendi. Hastaların kullandığı ilaçlar, girişimsel işlem uygu-lanan hastaların işlem öncesi ve sonrası visuel analog skala (VAS) skorları, işlemin etkililik süresi 36 aylık takiplerle değerlendirildi.
Bulgular: Primer ve sekonder etyolojilerle tedavi edilen 48 hasta (32’si kadın, 16’sı erkek) değerlendirildi. Üç hasta V1, 12 hasta V2, 25 hasta V3, sekiz hasta V2+V3 trigeminal sinir dallarına uygun klinik semptomları tanımladı. Otuz bir hastaya sadece periferik blok, sekiz hastaya ise periferik blok sonrası gasser ganglion RFT uygulandı. Periferik blok uygulanan ağrı şiddetinde ≥%50 azalma gözlenen hastalarda periferik blokların ortalama etkinlik süresi 7,5 aydı. Gasser ganglion RFT uygulanan sekiz hastanın hepsinde ağrı şiddeti ≥%50 azalma gösterdi, gasser ganglion RFT’nin ortalama etkinlik süresi 22,7 aydı (p=0,002). RFT sonrası bir hastada damakta hipoestezi varken ciddi bir yan etki kaydedilmedi.
Sonuç: Trigeminal nevraljide periferik dal blokları için ağrı kontrolü süresi RFT kadar uzun değildir. Ancak periferik blok uygulaması kullanılan yüksek konsantrasyonlu lokal anesteziğin nörotoksisitesinden dolayı iyi etkinlik süresi ile nispeten daha az invaziv ve daha kolay uygulanan bir girişimsel tekniktir.

GIRIŞIMSEL YÖNTEMLER
7. 
Glenohumeral eklem içi steroid enjeksiyonu ve supraskapuler sinir bloku uygulanan hastalarda supraskapuler sinire pulse radyofrekans uygulanması ek fayda sağlar mı?
Does the application of pulse radiofrequency to the suprascapular nerve provide additional benefit in patients who have undergone glenohumeral intra-articular steroid injection and suprascapular nerve block?
Halil Çetingök, Gökhan Işık Serçe
PMID: 36300751  doi: 10.14744/agri.2022.44342  Sayfalar 272 - 277
Amaç: Omuz ağrısı, kas iskelet sistemi ağrı sendromları arasında en sık görülenlerden biridir. Konservatif tedavilere yanıt vermeyen hastalarda girişimsel tedaviler uygulanabilir. Eklem içi steroid enjeksiyonu ve supraskapuler sinir blokunun her ikisi de kısa etkilidir ve bazı durumlarda klinik olarak yetersiz kalabilmektedir. Bu çalışmada, supraskapuler sinire pulse radyofrekans uygulamasının bu girişimlere ek fayda sağlayıp sağlamadığı sorusunun cevabı araştırılmıştır.
Gereç ve Yöntem: Ekim 2016 ile Nisan 2018 tarihleri arasında omuz ağrısı olan ve enjeksiyon yapılan hastalar geriye dönük olarak değerlendirildi. Toplamda omuz enjeksiyonu uygulanan 160 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar iki gruba ayrıldı. Grup 1’e omuz içi steroid enjeksiyonu ve supraskapuler sinir bloku uygulanan 114 hasta; Grup 2’ye ise omuz eklem içi steroid enjeksiyonu ve supraskapuler sinir blokuna ek olarak supraskapuler sinire pulse radyofrekans uygulanan 46 hasta alındı.
Bulgular: Girişim öncesi NRS skorlarında gruplar arasında istatistiksel fark yoktu. Müdahaleden bir ay sonra grup 2’nin NRS skorları grup 1’den anlamlı derecede düşük bulundu. Her iki grupta da girişimden bir ay sonraki NRS skorları girişim öncesine göre anlamlı derecede düşüktü. Grup 2’de enjeksiyonun etki süresi grup 1’den daha uzundu. Grup 2’deki hastaların memnuniyet yüzdeleri grup 1’den istatistiksel olarak daha yüksek bulundu.
Sonuç: Glenohumeral eklem içi steroid enjeksiyonu ve supraskapuler sinir blokuna ek olarak supraskapuler sinire pulse radyofrekans uygulaması NRS skorları, etki süresi ve hasta memnuniyeti açısından ek fayda sağlamaktadır.

DENEYSEL VE KLINIK ÇALIŞMALAR
8. 
Primer çocukluk çağı baş ağrısında çocuklar ve ebeveynler için ağrı felaketleştirme ölçeğinin (AFÖ-Ç, AFÖ-E) Türkçe versiyonunun ön validasyonu
Preliminary validation of the Turkish version of the pain catastrophizing scale for children and parents (PCS-C and PCS-P) in primary childhood headache
İlteriş Ahmet Şentürk, Egemen Ünal, Mahmut Cem Tarakçıoğlu, Müge Kepekçi, Edibe Pembegül Yıldız
PMID: 36300749  doi: 10.14744/agri.2021.92195  Sayfalar 278 - 291
Amaç: Bu çalışmanın amacı, çocuklar ve ebeveynler için ağrı felaketleştirme ölçeğini Türkçeye (AFÖ-Ç, AFÖ-E) çevirmek ve primer baş ağrısı olan çocuklarda psikometrik özellikleri değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Yapı geçerliliğini test etmek için açıklayıcı faktör analizi kullanıldı. Güvenilirlik: madde-toplam puan korelasyonu, iç tutarlılık (Cronbach α katsayısı), madde silinmişse Cronbach α ve test-tekrar test korelasyonu kullanılarak ölçüldü. Ölçeklerin eş zamanlı geçerliliği ve yakınsak geçerliliği, diğer ölçekler [revize edilmiş çocukların anksiyete ve depresyon ölçeği (RÇADÖ), RÇADÖ-E, çocuklar için yaşam kalitesi ölçeği (ÇİKYO), ÇİKYO-E] ve ilgili bazı özellikler (ağrı yoğunluğu, cep telefonu kullanım süresi, baş ağrısı süresi) ile ilişkilendirildi.
Bulgular: Çalışmaya katılan 80 çocuğun 55’i (%68,8) kız, 25’i (%31,2) erkekti. AFÖ-Ç, AFÖ-E için orijinal üç faktörlü yapının desteklenmediği belirlendi. On iki maddeden oluşan AFÖ-Ç için Cronbach α değeri 0,871, 12 maddeden oluşan AFÖ-E için Cronbach α değeri 0,890 olarak bulundu. ÇİKYO puanı arttıkça AFÖ-Ç’nin her üç alanında da negatif korelasyon (p<0,05, r=–0,575) ve RÇADÖ ölçeği ile AFÖ-Ç puanları arasında pozitif korelasyon (p<0,05) vardı. Benzer şekilde, ÇİKYO-E ve AFÖ-E ile negatif korelasyon ve RÇADÖ-E ve AFÖ-E ile pozitif korelasyon vardı (her biri için p<0,05).
Sonuç: AFÖ-Ç, AFÖ-E yeterli geçerlilik ve güvenilirliğe sahip bir değerlendirme aracıdır ve primer baş ağrısı olan çocuk hasta çalışmalarında geçerli ve güvenilir bir şekilde kullanılabilir.

9. 
Hashimoto tiroiditi hastalarında primer baş ağrısının sıklığı ve ilişkili faktörler
The frequency and related factors of primary headaches in patients with Hashimoto thyroiditis
Rabia Gökçen Gözübatik Çelik, Derya Uludüz Ulu, Esra Hatipoğlu, Yalçın Hacıoğlu, Bengi Gül Alparslan Türk, Mehmet Ali Sungur, Baki Göksan, Sabahattin Saip, Aksel Siva
PMID: 36300741  doi: 10.14744/agri.2021.04874  Sayfalar 292 - 297
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Hashimoto tiroiditi tanısı alan hastalarda primer baş ağrısı insidansını ve potansiyel biyobelirteçleri değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Endokrinoloji polikliniğine başvuran Hashimoto tiroiditi olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Demografik veriler, tiroid fonksiyon test sonuçları ve otoantikor titreleri kaydedildi. Baş ağrısının klinik özellikleri de belirlendi. Aynı araştır-macı, tüm hastalarda baş ağrısı şiddeti derecelendirmesi için görsel analog ölçeği (VAS) kullandı.
Bulgular: Primer baş ağrısı olan 95 (%61,3) hastadan 20’si (%21,1) migren, 17’si (%17,9) gerilim tipi baş ağrısı (TTH) ve 20’si (%21,1) yeni günlük kalıcı baş ağrısı (NDPH) tanısı aldı. Yüz elli beş kişiden 38’inde (%24,5) hipotiroidizme bağlı baş ağrısı (HRH) tespit edildi. Baş ağrısı tipi ile yüksek kan antikor düzeyi (anti-TPO) arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmazken (p=0,135), tiroid uyarıcı hormon (TSH) ile pozitif korelasyon saptandı (p<0,001). Migrenli Hashimoto hastalarında (n=14, %70,0) daha yüksek kan antikor düzeyleri bulunurken, bu oranlar HRH’de %86,8 (n=33), TTH hastalarında %76,5 (n=13), NDPH hastalarında %60,0 (n=12) olarak saptandı. Elli yedi hasta Hashimoto tanısı aldıktan sonra yeni bir baş ağrısı tanımlarken, hormon tedavisi sonrası baş ağrısı devam eden hasta sayısı 48 idi. Bu da primer baş ağrısı ve Hashimoto hastalığı komorbiditeyi göstermekteydi.
Sonuç: Baş ağrısı ile ilişkili tek faktörün TSH düzeyi olması patofizyolojide farklı mekanizmaların rol oynadığını düşündürdü. Primer baş ağrısı tanısında tedavi edilebilen sekonder nedenlerin detaylı araştırılması önem taşımaktadır.

10. 
Engelli çocuklara ve yaşlı bireylere formal bakım veren personelin bel ağrısı, depresyon ve tükenmişlik düzeylerinin incelenmesi
Investigation of the levels of low back pain, depression, and burnout of the personnel providing formal care for children with disability and elderly individuals
Seda Karaman, Özlem Çınar Özdemir
PMID: 36300744  doi: 10.14744/agri.2021.68094  Sayfalar 298 - 307
Amaç: Çalışmanın amacı, engelli çocuklara ve yaşlı bireylere formal bakım veren personelin bel ağrısı, depresyon ve tükenmişlik düzeylerini incelemek ve karşılaştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı, kesitsel bir desende olan bu çalışmaya engelli çocuklara bakım veren 29 personel (grup 1) ve yaşlı bireylere bakım veren 26 personel (grup 2) dahil edildi. Katılımcıların sosyodemografik özellikleri sorgulandı. Bireylerin bel ağrısının değerlendirilmesinde standardize Nordik muskuloskeletal anketinin bel ağrısı ile ilgili kısmı kullanıldı. Bireylerin depresyon düzeylerini değerlendirmede Beck depresyon ölçeği, tükenmişlik düzeylerini ölçmek için Maslak tükenmişlik envanteri kullanıldı. Veri analizinde ortalama, standart sapma, frekans, yüzde değerleri ile karşılaştırmalı istatistiklerden t testi ve kategorik değişkenlerde ki-kare ve Fisher-Exact test kullanıldı.
Bulgular: Bel ağrısı parametresinde sadece ağrı sıklığı durumu için iki grup arasında fark olduğu görüldü (p=0,039). Gruplar karşılaştırıldığında depresyon düzeylerinde anlamlı fark olduğu (p=0,001), tükenmişlik düzeyleri karşılaştırıldığında ise fark olmadığı görüldü (duygusal tükenme p=0,21; duyarsızlaşma p=0,952; kişisel başarı p=0,066).
Sonuç: Bu çalışmaya dahil edilen engelli çocuklara ve yaşlı bireylere bakım veren personelin benzer şekilde orta düzeyde tükenmişlik yaşadığı, bunun yanında ağrı sıklığı haricinde bel ağrısı bakımından benzer yakınmalara sahip olduğu görüldü. Engelli çocuklara bakım veren personelin depresyon düzeyinin yaşlı bireylere bakım veren personele göre daha yüksek olduğu bulundu. Sonuç olarak, bakım işinin her iki grupta da hem fiziksel hem de psikososyal sorunlara yol açabileceği görüldü.

OLGU SUNUMU
11. 
Boyun-omuz bileşkesinde periferik bloklarda klavikula lokalizasyonuna göre anestetiklerin yayılması (olgu serisi)
Spread of anesthetics in peripheral blocks at the neck-shoulder junction according to the localization of clavicle (case series)
Ergün Mendeş, Aziz Yarbil, Hüseyin Göçergil, Yusuf Emeli
PMID: 36300745  doi: 10.14744/agri.2021.73604  Sayfalar 308 - 310
Brakiyal pleksus bloklarından sonra lokal anestetikler klavikula altına yayılmaz ve sefalik bir eğilimle epidural boşluğa yayılabilir. Periferik bloklara kontrast madde ekleyerek lokal anestezik yayılmanın klavikula bütünlüğüne göre nasıl olacağının gösterilmesi amaçlandı. Boyun-omuz bileşkesinde klavikulanın oluşturduğu bariyerin >2 cm kırıkta kaybolduğu ve ilaç dağılımının kaudal geçiş gösterdiği gözlemlendi. Klavikula kırığının tipi ve derecesinin ilaç difüzyonunu değiştirdiği ve blokun başarısını etkilediği düşünüldü.

12. 
Alt çapraz sendroma bağlı superior kluneal sinir tuzaklanma nöropatisi: Bel ağrılı bir olgu sunumu
Superior cluneal nerve entrapment neuropathy due to lower crossed syndrome: A case with low back pain
Hatice Rana Erdem, Fatmanur Aybala Koçak, Emine Eda Kurt, Figen Tuncay
PMID: 36300742  doi: 10.14744/agri.2020.21703  Sayfalar 311 - 315
Süperior kluneal sinir (SKS), alt torasik ve lomber sinir köklerinin dorsal ramusundan köken alan bir duyusal sinirdir. Bel ağrısının gözden kaçan nedenlerinden biri SKS tuzaklanma nöropatisidir. SKS tuzaklanma nöropatisi, bel hareketleri ve paravertebral kas tonus artışı sebebiyle oluşan kötü vücut postürüne bağlı SKS gerilmesi ile de ilişkilendirilebilir. Elli dokuz yaşında kadın hasta sağ iliyak kreste lokalize olan ve sağ kalça, kasık ve bacağa yayılan kronik bel ağrısıyla başvurdu. Hastanın lomber lordozu artmıştı ve anterior pelvik tilti mevcuttu. Sağ iliyak krest üzerinde hassas nokta vardı ve ağrı kalça ve posterolateral uyluğa yayılıyordu (tinel bulgusu +). Hastaya alt çapraz sendrom ve SKS tuzaklanma nöropatisi tanısı konuldu ve terapötik sinir bloku yapıldı. Klinisyenler bel ağrısı tanısında SKS tuzaklanma nöropatisini göz önünde bulundurmalıdırlar.

13. 
İskemik ağrı-Burger hastalığı ve Raynaud hastalığı tedavisinde spinal kord stimülatörü uygulaması: 2 olgu sunumu ve literatür taraması
Spinal cord stimulator for the treatment of ischemic pain-Burger’s disease and Raynaud’s disease: A report of two cases and literature review
Esra Ertilav, Osman Nuri Aydın
PMID: 36300739  doi: 10.14744/agri.2020.29053  Sayfalar 316 - 321
İskemik ağrı, ekstremitelere yetersiz kan akımıyla sonuçlanan bir grup hastalığın ana semptomudur. Bu semptomatolojide iki ana hastalık ayırt edilir: Kritik vasküler hastalık ve Raynaud fenomeni. Kritik vasküler hastalık diabetes mellitus veya hipertansiyonun neden olduğu aterosklerozun zemininde gelişmektedir. Raynaud fenomeni primer ve sekonder forma ayrılır. Primer form vazospazmdan nedenlidir ve altta yatan bir neden yoktur. İkincil form, altta yatan bağ dokusu veya romatizmal hastalıklar, tromboanjitis obliterans (Burger hastalığı) gibi periferal vasküler hastalıklarla ilişkilidir. Raynaud hastalığında klinik bulgular, soğuğa maruz kalma ile morarma, soğukluk, ağrılı parestezi gibi vazomotor değişiklikler ve kronik iskemiden kaynaklanan ülserlerdir. Kritik iskemik hastalıkta klinik prezentasyon, erken evre için intermittan kladikasyo ve ileri evrelerde istirahat ağrısı, kangren, nekroz ve trofik değişiklikler de eklenir. Raynaud hastalığının erken evrede tedavisi medikal ve konservatiftir. İleri evre iskemik vasküler hastalık, tıbbi tedaviye dirençli ağrı, endovasküler tedaviye yetersiz yanıt, inoperabl olgular gibi durumlarda sempatektomi ve spinal kord stimülasyonu gibi girişimler uygulanabilir. Spinal kord stimülasyonu vazodilatör mediyatörler ile vasküler direnci azaltır ve kan akımını artırır. Spinal kord stimülasyonu ayrıca sempatik vazokonstrüksiyonu baskılar, doku kanlanmasını artırır, doku hasarını azaltır, ülser iyileşmesini sağlar ve ağrıyı azaltır. Bu olgu sunumunda dirençli Raynaud hastalığının ve ileri evre Burger hastalığının spinal kord stimülasyonu ile başarılı bir şekilde tedavi edildiği gösterildi.

EDITÖRE MEKTUP
14. 
Pandemi döneminde kablosuz ultrason kullanımı: Daha az temas daha iyi olabilir
Using wireless ultrasound during pandemic: Less contact may be the better
Fatih Bağcıer, Ozan Volkan Yurdakul
PMID: 36300750  doi: 10.14744/agri.2021.98058  Sayfalar 322 - 323
Makale Özeti |Tam Metin PDF