ISSN: 1300-0012 | E-ISSN: 2458-9446
Cilt : 34 Sayı : 1 Yıl : 2025
Hızlı Arama

CLOCKSS system has permission to ingest, preserve, and serve this Archival Unit

Ağrı Dergisi - Ağrı: 34 (1)
Cilt: 34  Sayı: 1 - 2022
İÇINDEKILER
1. 
İçindekiler
Frontmatters

Sayfalar I - X

DERLEME
2. 
Analysis of short-term efficacy of radiofrequency thermocoagulation in the treatment of classic trigeminal neuralgia
Qi Wang, Wen-jie Du
PMID: 34988955  doi: 10.14744/agri.2021.42800  Sayfalar 1 - 6

DENEYSEL VE KLINIK ÇALIŞMALAR
3. 
COVID-19 pandemisinde görevli sağlık personelinin yaşadığı baş ağrısında etkili faktörlerin araştırılması: Tek merkezli bir anket çalışması
Research for the factors effecting the headache experienced by the health-care personnel in COVID-19 pandemic: A monocentric survey study
Gülçin Hacıbeyoğlu, Ayşe Seda Eren, Şule Arıcan, Resul Yılmaz, Ruhiye Reisli, Sema Tuncer Uzun
PMID: 34988962  doi: 10.14744/agri.2021.47108  Sayfalar 7 - 15
Amaç: Bu çalışmada amaç COVID-19 pandemisinde görevli sağlık personelinin pandemi sürecinde yaşadığı baş ağrısının hangi
faktörlere bağlı olabileceğini tespit etmektir.
Gereç ve Yöntem: Çalışmanın evrenini COVID-19 pandemisinde görev alan sağlık personeli oluşturdu. Anket formu 40 adet
sorudan oluşturuldu. Ankette katılımcıların demografik bilgileri, COVID-19 hastası ile temas varlığı, hangi kişisel koruyucu
ekipmanı hangi sıklıkta kullandığı, pandemi sürecinin yaşam tarzına etkisi, görme kusuru varlığı, pandemi sürecinin su tüketime
olan etkisi, eski veya de novo baş ağrısı varlığı, bu ağrıya etkili olabilecek faktörler ve ağrıyı azaltan faktörler sorgulandı.
Bulgular: Çalışmaya 177 sağlık çalışanı katıldı. %93,8’inin günlük maske kullanımı 4 saatin üzerindedir.Kişisel koruyucu ekipman
kullandıkları günlerde katılımcıların %62,7’si su tüketimlerinin arttığını bildirmişlerdir. %72,3’ü uyku düzeninde bozulma,
%83,1’i stres ve endişelerinde artış bildirmiştir. Katılımcıların %65,5’i pandemi sürecinde baş ağrısı yaşamıştır. Baş ağrısının
muhtemel nedenleri olarak en çok kişisel koruyucu ekipman kullanımına bağlı aşırı terleme ve nefes alıp vermenin zorlaşmasını
bildirmişlerdir.
Sonuç: Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının önemli bir bölümü baş ağrısı yaşamaktadır. Baş ağrısı oluşumu üzerinde kişisel
koruyucu ekipman kullanımının oluşturduğu fiziksel zorluklar yanında pandemi sürecinin oluşturduğu stres de gözardı edilmemelidir.

4. 
Reliability and validation of Turkish version of the Dallas Pain Questionnaire
Ghofran Alhomedha, Seyit Çıtaker, Gürkan Günaydın, Furqan Khan, Refia Sezer
PMID: 34988958  doi: 10.14744/agri.2021.24861  Sayfalar 16 - 22

5. 
Video yardımlı torakoskopik cerrahi uygulanan hastalarda ultrasonografi eşliğinde yapılan serratus anterior plane blok ile infiltrasyon blok uygulamasının intraoperatif ve postoperatif etkinliklerinin karşılaştırılması
Comparison of intraoperative and post-operative effects of serratus anterior plane block performed with ultrasound and infiltration block in patients undergoing video-assisted thoracoscopic surgery
Mustafa Dikici, Selcan Akesen, Belgin Yavaşcaoğlu, Ahmet Sami Bayram, Fatma Nur Kaya, Alp Gurbet
PMID: 34988957  doi: 10.14744/agri.2021.22605  Sayfalar 23 - 32
Amaç: Bu çalışmada video yardımlı torakoskopik cerrahi (VATS) uygulanacak hastalarda, preventif uygulanan serratus anterior plan
(SAP) bloğu ve infiltrasyon bloğunun intraoperatif ve postoperatif analjezik etkinliklerini prospektif ve randomize kontrollü olarak
karşılaştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Etik kurul onayı ve hastalardan alınan yazılı onam sonrası, elektif VATS uygulanacak, Amerikan Anestezistler Derneği
(ASA) sınıflaması I-II olan, 18–80 yaş grubu 60 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar randomizasyonu takiben demografik verileri kaydedilerek
rutin monitorizasyon ve genel anestezi indüksiyonu sonrası, SAP (Grup SAPB) ve infiltrasyon blok (Grup İB) yapılan gruplar olarak
ikiye ayrıldı. Tüm hastaların hemodinamik verileri indüksiyon öncesi, sonrası ve intraoperatif 30 dakikalık periyotlarda kaydedildi. Postoperatif
bütün hastalara morfin ile hazırlanmış hasta kontrollü analjezi (HKA) uygulandı. Hastaların intraoperatif hemodinamik verileri ve
opioid tüketimlerini, istirahat ve öksürmekle Vizüel Analog Skala (VAS) skorları, ilk HKA dozu gereksinim zamanı, postoperatif opioid tüketimleri,
kurtarıcı analjezik gereksinimleri, mobilizasyon zamanları, opioid yan etkileri, hasta ve cerrahi ekibin memnuniyeti değerlendirildi.
Bulgular: İntraoperatif hemodinamik veriler ve opioid tüketimleri her iki grupta benzer bulundu. SAPB grubunda postoperatif ağrı
skorları (0. ve 30. dk, 1. 2. 4. 8. ve 12. sa) daha düşük (p<0.005) ve ilk HKA kullanım zamanının daha uzun olduğu saptandı (p=0.002).
Postoperatif HKA ve kurtarıcı analjezik gereksinimi SAPB grubunda daha düşük bulundu (p=0.002, p=0.00). İlk mobilizasyon zamanının
SAPB grubunda daha kısa olduğu (p=0.003), opioide bağlı yan etkilerin her iki grupta benzer olduğu görüldü (p=0.067). Hasta ve
cerrahi ekip memnuniyeti SAPB grubunda yüksekti (p=0.004, p=0.000).
Sonuç: Sonuç olarak VATS uygulanan hastalarda preventif uygulanan SAP bloğu ile infiltrasyon bloğuna göre daha etkin postoperatif
analjezi sağlanmıştır.

6. 
Aksiyal spondiloartritli hastalarda koksidini entezitin yansıması mıdır?
Coccydynia in patients with axial spondyloarthritis: Reflection of enthesitis?
Rana Terlemez, Navid Atarod, Kenan Akgün
PMID: 34988956  doi: 10.14744/agri.2021.00187  Sayfalar 33 - 37
Amaç: Koksidinisi olan ve olmayan aksiyal spondiloartritli hastaların MASES (Maastricht Ankylosing Spondylitis Enthesitis Score)
sonuçlarının karşılaşırılmasıdır.
Gereç ve Yöntem: 01/08/2019–20/04/2020 tarihleri arasında polikliniğimize başvurmuş, 18–65 yaş arası aksiyal spondiloartritli
hastalar çalışmaya dahil edildi. Birinci grupta koksidinisi olan 13 hasta, ikinci grupta koksidinisi olmayan 29 hasta bulunmaktaydı.
Hastaların demografik verileri ile beraber ASDAS-CRP, BASFI ve MASES sonuçları kaydedildi.
Bulgular: Aksiyal spondiloartritli 42 hastanın 13’ünde (29,5%) koksidini olduğu saptandı. Erkek hastaların daha ağırlıklı olduğu
bu çalışmada koksidini olan grupta kadın hasta sayısı daha fazla idi. Koksidinisi olan grupta MASES, ASDAS-CRP ve BASFI
skorlarının hepsi, koksidinisi olmayan gruba göre anlamlı derecede yüksekti. Bu parametrelerden koksidini varlığı ile ilişkisi en
yüksek olan skorlama BASFI olarak bulundu.
Sonuç: Sonuç olarak çalışmamız, aksiyal spondiloartritli hastalarda artmış koksidini sıklığını desteklemektedir. Öte yandan
çalışmamızda bulunan BASFI ile koksidini ilişkisi, entezitten çok hipomobilite hipotezini desteklemektedir.

7. 
Çocuklarda unilateral inguinal herni operasyonlarında ilioinguinal/iliohipogastrik ve sakral epidural bloğun intraoperatif ve postoperatif analjezik özelliklerinin karşılaştırılması
Comparison of intraoperative and postoperative analgesic properties of ilioinguinal/iliohypogastric and sacral epidural block in pediatric unilateral inguinal hernia operations
Sami Kaan Coşarcan, Ahmet Mahli
PMID: 34988963  doi: 10.14744/agri.2021.48254  Sayfalar 38 - 46
Amaç: Pediatrik inguinal girişimlerde kaudal, spinal ve sakral epidural gibi santral bloklar sıklıkla kullanılmaktadır. Bu girişimlerde
periferik bloklar da kullanılmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bu çalışmada, genel anestezi altında ilioinguinal/
iliohipogastrik bloğunun intraoperatif ve postoperatif analjezik etkinliğini sakral epidural blok ile karşılaştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı’nda, Gazi Üniversitesi
Tıp Fakültesi Etik Kurulu’ndan ve Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Merkez Etik Kurulu’ndan
B.10.0.İEG.011.00.01 numaralı izin alındıktan sonra gerçekleştirilmiştir. ASA I - II grubunda olup genel anestezi altında elektif
tek taraflı inguinal herni ameliyatı olacak, yaşları 1-8 arasında olan 60 hasta randomize olarak iki gruba ayrıldı: Grup S (n=30)
sakral epidural blok grubu ve Grup I (n=30) ilioinguinal / iliohipogastrik sinir bloğu grubu.
Bulgular: Hemodinamik değerler her iki grupta da kontrol değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu.
Sevofluran için MAC değerleri, tüm cerrahi periyotlarda her iki grupta da istatistiksel olarak anlamlı derecede düşüktü. Ek analjezik
gereksiniminin Grup I’da, 8. ve 12. saatlerde Grup S’ye göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük olduğu gözlendi.
İlk analjezik alım saatleri açısından iki grup arasında anlamlı fark bulunmadı.
Sonuç: Çalışmamızda Grup I ve Grup S’de analjezik etkinlikleri benzer bulundu.

8. 
Primer baş ağrılarında büyük oksipital sinir blokajı etkin bir tedavi yöntemi mi?
Greater occipital nerve block is an effective treatment method for primary headaches?
Buse Rahime Hasırcı Bayır, Gizem Gürsoy, Ceyhun Sayman, Gülbün Asuman Yüksel, Yılmaz Çetinkaya
PMID: 34988960  doi: 10.14744/agri.2021.32848  Sayfalar 47 - 53
Amaç: Baş ağrısı en yaygın görülen sağlık sorunlarından biri olup, yaşam kalitesini ciddi şekilde bozmaktadır. Bu çalışmada
primer baş ağrısı tanısıyla takip edilen hastalarda büyük oksipital sinir blokajı etkinliği değerlendirilmiştir.
Gereç ve Yöntem: Mart 2017-Haziran 2018 tarihleri arasında baş ağrısı polikliniğinde takip edilen 53 hasta baş ağrısı tipi,
atak süresi, atak sıklığı, ağrı şiddeti ve ilaç kullanımı açısından değerlendirilmiş ve başlangıç değerleri ile 1. ay, 3. ay, 6. ay takip
değerleri kıyaslanmıştır.
Bulgular: Çalışmaya 36 epizodik migren, 12 gerilim tipi baş ağrısı, 4 kronik migren ve 1 küme tipi baş ağrısı dahil edilmiştir.
Migren ve gerilim tipi baş ağrısı grubunda VAS değeri, atak süresi, aylık atak ve ilaç sayısı ortalaması, 3 aylık takip süresi boyunca
başlangıç değerlerine kıyasla istatistiksel olarak anlamlı ölçüde azalmıştır.
Sonuç: Tekrarlanan büyük oksipital sinir blokajı migren ve gerilim tipi baş ağrısında etkili bulunmuştur.

9. 
Servikal ve lomber bölgelere uygulanan epidural steroid enjeksiyonunun etkinliğinin karşılaştırılması
Comparison of the eficacy of epidural steroid injection applied in cervical and lumbar regions
Halil Çetingök, Meltem Kanar
PMID: 34988961  doi: 10.14744/agri.2022.46872  Sayfalar 54 - 59
Amaç: Epidural enjeksiyonlar, kronik bel-bacak ağrısı ve kronik boyun-kol ağrısı olan hastalarda kronik ağrı tedavisinde uzun
yıllardır kullanılmaktadır. Lomber ve servikal epidural steroid enjeksiyonlarının ağrı palyasyonu, ağrı sağaltımı süresi ve hasta
memnuniyeti üzerindeki etkinliğini karşılaştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif, gözlemsel tek merkezli bir çalışmadır. Servikal ve lomber bölgelere epidural steroid enjeksiyonu
yapılan toplam 159 hasta (96 kadın, 63 erkek) çalışmaya dahil edildi. Hastalar lomber epidural steroid enjeksiyonu
“Grup 1” ve servikal epidural steroid enjeksiyonu “Grup 2” olarak iki gruba ayrıldı. Hastalar enjeksiyon öncesi ve sonrası sayısal
derecelendirme skalası (NRS), ağrı sağaltımı süresi, enjeksiyona bağlı gelişebilecek komplikasyonlar ve hasta memnuniyeti
açısından geriye dönük olarak değerlendirildi.
Bulgular: Grup 1’de 130, Grup 2’de 29 hasta değerlendirildi. İşlem öncesi medyan NRS: Grup 1’de 8, Grup 2’de 7 ve işlem
sonrası medyan NRS: Grup 1’de 3, Grup 2’de 4; İşlemden hasta memnuniyeti Grup 1’de %56,15 ve Grup 2’de %48.6; ortalama
ağrı sağaltımı süresi Grup 1’de 7.23 ay ve Grup 2’de 8.17 ay idi. Her iki grupta da işleme bağlı majör komplikasyon görülmedi.
Değerlendirilen parametrelerde iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu.
Sonuç: Servikal ve lomber epidural steroid enjeksiyonları için ağrı palyasyonu, ağrı sağaltım süresi ve hasta memnuniyetinin
benzer olduğu gözlendi.

OLGU SUNUMU
10. 
Lateral epikondilitte kortikosteroid enjeksiyonu sonrası iki dirsekte gelişen deri depigmentasyonu ve subkutan yağ atrofisi
Skin depigmentation and subcutaneous fat atrophy after crorticosteroid injection for lateral epicondylitis in two elbow
Mustafa Aziz Yıldırım, Kadriye Öneş, Gökşen Gökşenoğlu
PMID: 34988965  doi: 10.14744/agri.2019.69320  Sayfalar 60 - 62
Lateral epikondilit, erişkinlerde en sık rastlanan dirsek sorunudur. Kortikosteroid enjeksiyonu, konservatif tedavide sık kullanılan
bir yöntemidir. 43 yaşındaki bir kadın, sağ ve sol dirseğinin lateral yanındaki 6 aylık ağrı hikayesi ile kliniğimize sevk edildi.
Sağa ve sol dirseğe 20 mg triamsinolon heksasetonit ile tedavi edilmiş ve ağrı 3 hafta sonra tamamen düzelmiş. Her iki dirsekte
eklem hareket açıklığı normaldi. Muayene de ayrıca her iki dirsekin lateral epikondilinde ciltte depigmentasyon ve deri altı yağda
atrofi saptandı. Lateral epikondilit tedavisinde kortikosteroid enjeksiyonu alternatif konservatif tedavi olarak kullanılabilir.
Depigmentasyon veya subkutanöz doku atrofisi uygun olmayan teknikle veya aşırı kortizon dozunda ortaya çıkabilir.

11. 
Obstetrik hastada spinal ropivakainin geçici nörolojik komplikasyonu
Temporary neurologic complication of spinal ropivacaine in an obstetric patient
Nurten Kayacan, Bilge Karslı
PMID: 34988959  doi: 10.14744/agri.2019.25986  Sayfalar 63 - 66
Spinal anestezi sonrası geçici nörolojik semptomları bildirmeyi ve bölgesel anestezinin postpartum nörolojik sorunlarını gözden
geçirmeyi amaçladık. 25 yaşında, sağlıklı primigravid bir kadına elektif sezaryen uygulandı. Ameliyat sırasında hipotansiyon
ve bradikardi görülmedi. Sezaryenden sonraki 25. günde hasta, alt ekstremitede hissizlik ve halsizlik bildirdi. Nörolojik
değerlendirmede, bilateral olarak gastrokinemius ve kuadriseps kas gücü sırasıyla 2/5 (+) ve 3/5 (+) idi. Ayak dorsifleksiyonu
ve plantar fleksiyondaki kas gücü 2/2 (+) bilateral idi. Hasta ayak parmakları üzerinde yürüyemedi, topuklar üzerinde yürüdü
ve alt ekstremiteler hipoestezikti. Patellar ve aşil tendonu refleksleri bilateral olarak negatiftir. Lumbosakral MRG’de patolojik
bulgu saptanamamıştır. EMG’de karışık tipte bir polinöropati görüldü. Semptomlar kısmen ikinci ayın sonunda hafiflemiş ve
üçüncü ayın sonunda tamamen gerilemiştir.
Sonuç olarak, doğum sonu geri dönüşümsüz, kalıcı nörolojik defisitlerin önlenmesi için, MRG veya BT ile birlikte yapılan nörolojik
muayene ile tanı konulmalıdır.

12. 
Yüksek riskli yanıklı hastada genel anestezi yerine usg eşliğinde düşük doz mükerrer bilateral rejyonel anestezi: Nadir bir olgu
Recurrented bilateral low-dose regional anesthesia under ultrasound guidance rather than general anesthesia in a high-risk patient: Rare a case
Fikret Salık, Ümit Akol, Hakan Akelma, Mustafa Bıçak
PMID: 34988967  doi: 10.14744/agri.2019.75735  Sayfalar 67 - 72
Rejyonel anestezi uygulamaları hastanın bilincinin açık olması, spontan solunumunun devam etmesi, havayolu reflekslerinin korunması, postoperatif dönemde analjezinin devam etmesi ve hastanın erken mobilizasyonu gibi avantajları olduğundan önemlidir. Sinir stimülatörü kullanarak yapılan brakiyal pleksus bloklarında yüksek doz ve volümlerde lokal anestezik kullanılır. Ancak Ultrason (US) teknolojinin gelişmesi ve görüntü kalitesinin artması, daha düşük dozda sınırlı anestezi sağlayabilmesi, vasküler ve plevral ponksiyon riskinin azaltması gibi avantajlarından dolayı kullanımı giderek yaygınlaşmıştır. Ultrason (US) ile sinirlerin ve anatomik yapıların izlenebilmesi, iğnenin takip edilebilmesi, verilen lokal anesteziğin dağılımının izlenerek dozun azaltılabilmesi mümkün olabilmektedir. Özellikle yanık sonrası oluşan çoklu ekstermite yanıklarına bağlı organ ve doku kayıpları, doku enfeksiyonu çoklu cerrahi işlemleri gerektirir. Bu hastaları cerrahiye alırken anestezistler birçok aşamada zorluk çekebilirler. Bu amaçla daha az komplikasyon oluşması için rejyonel anestezi tercih ederler. Çalışmamızda elektrik yanığına bağlı bilateral her iki kol, önkol, el bileği ve elde gelişen yanık yarası olan ve ek olarak akciğer hastalığı bulunan paraplejik yüksek riskli travma olgusunda US eşliğinde uyguladığımız düşük doz bilateral supraklaviküler, infraklaviküler ve axiller bloğu sunmayı amaçladık.

EDITÖRE MEKTUP
13. 
Myastenia gravis hastasında torakotomi sonrası ağrı için ESP blok
Erector spinae plane block for post thoracotomy pain in a patient with myasthenia gravis
Munise Yıldız
PMID: 34988966  doi: 10.14744/agri.2020.74755  Sayfalar 73 - 74
Erektör spina plan (ESP) blok; ultrasonografi eşliğinde uygulan yeni ve basit bir interfasiyal alan bloğudur. ESP etkin bir postoperatif analjezi sağlaması, kolay uygulanması, düşük komplikasyon oranı nedeniyle abdomen ve toraks cerrahisinde popülerlik kazanmaktadır. Bu olguda, timektomi cerrahisi geçiren miyastenik bir hastada ultrasonografi rehberliğinde uygulanan bilateral ESP bloğun postoperatif analjezik etkinliği sunulmuştur. Miyastenik hastalarda timektomi cerrahisi sonrası opioid ihtiyacını azaltması ve olası postoperatif komplikasyonları önlemesi açısından ESB iyi bir seçenek olabilir.

14. 
Baş ağrısı hemşiresinin rolü ve önemi
The role and impact of the headache nurse specialist
Ria Bhola, Devrimsel Harika Ertem
PMID: 34988964  doi: 10.14744/agri.2020.67365  Sayfalar 75 - 76
Bu yazıda batı tıp pratiğinde tersiyer baş ağrısı kliniğinde görev tanımı ayrıntılı olarak tarif edilen baş ağrısı hemşiresinin görevlerinin vurgulanması amaçlanmıştır.