ISSN: 1300-0012 | E-ISSN: 2458-9446
Cilt : 27 Sayı : 2 Yıl : 2025
Hızlı Arama



CLOCKSS system has permission to ingest, preserve, and serve this Archival Unit

Ağrı Dergisi - Ağrı: 27 (2)
Cilt: 27  Sayı: 2 - 2015
DERLEME
1. 
İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyonun -diğer adıyla psödotümör serebrinin- patofizyolojisi üzerine bir güncelleme
An update on the pathophysiology of idiopathic intracranial hypertension alias pseudotumor cerebri
Betül Baykan, Esme Ekizoğlu, Güneş Altıokka Uzun
PMID: 25944131  doi: 10.5505/agri.2015.22599  Sayfalar 63 - 72
İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyon (İİH) şiddetli başağrısı, papilödem ve görme bozukluklarına yol açan, nedeni bilinmeyen intrakraniyal basınç artışı ile karakterize bir sendromdur. Eskiden kullanılan psödotümör serebri tanımı son yıllarda yeniden gündeme gelmiştir. İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyon için en tutarlı ve en güçlü risk faktörleri obezite ve kadın cinsiyettir. Nadiren İİH’de papilödem görülmeyip, başağrısı migrenöz özellikler taşıyan kronik günlük başağrısı profili gösterebilir. Farklı klinik durumlarla birlikteliği görülen bu durumun etiyolojisini açıklamaya yönelik çeşitli mekanizmalar öne sürülmüştür. Son yıllarda, enflamatuvar etmenler, natriüretik peptitler ve akuaporinlerin pathogeneze katkı olasılıkları üzerinde durulmaktadır. Öte yandan bazı araştırıcılar, İİH hastalarının çoğunda iki yanlı transvers sinüs darlığı görüldüğünü bildirmiş, bu nedenle de bazı hastalarda dural sinüslere stent yerleştirilmiştir. Görüldüğü gibi tek bir kuram bu sendromla ilgili soruları açıklamaya yetmemektedir ve İİH’nin kesin nedeni üzerinde görüş birliği sağlanamamıştır. Bu derlemenin amacı, İİH’nin gizemli patogenezi üzerine yeni gelişen görüşleri tartışmaktır.

DENEYSEL VE KLINIK ÇALIŞMALAR
2. 
Üremik hastalarda huzursuz bacak sendromu ve yaşam kalitesi arasındaki ilişki
Relationship between restless leg syndrome and quality of life in uremic patients
Demet Tekdöş Demircioğlu, Gülis Kavadar, Özgül Esen Öre, Tuluhan Yunus Emre, Umut Yaka
PMID: 25944132  doi: 10.5505/agri.2015.19327  Sayfalar 73 - 78
Amaç: Huzursuz bacak sendromu (HBS) ağrı, dinlendirici olmayan uyku, gündüz uyku hali ve konsantrasyon bozuklukları yaratan bir hastalıktır. Düzenli hemodiyalize giren son dönem böbrek yetersizliği olan hastalarda huzursuz bacak sendromunun sıklığının artmış olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada düzenli hemodiyalize giren hastalarda huzursuz bacak sendromu ve yaşam kalitesi arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlandı.
Gereç ve Yöntem: Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Ünitesi’ne ayaktan başvuran 118 kronik hemodiyaliz hastası değerlendirildi. Uluslararası Huzursuz Bacak Sendromu Çalışma Grubu’nun (IRLSSG) belirlediği tanı kriterlerne uyan 49 hasta çalışmaya dahil edildi. Huzursuz bacak sendromu sempromlarının şiddeti Uluslararası Huzursuz Bacak Sendromu Sınıflama Skalası (IRLS) kullanılarak değerlendirildi. Yaşam kalitesini değerlendirmek amacıyla KısaForm-36 (KF-36) ölçeği kullanıldı. Hastaların demografik özellikleri, komorbid hastalıkları ve laboratuvar verileri kaydedildi. İstatistiksel analizde SPSS paket program kullanıldı.
Bulgular: Uluslararası Huzursuz Bacak Sendromu Çalışma Grubu tanı ölçütlerini karşılayan 26 kadın 23 erkek toplam 49 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 61.35±13.17 yıldı. IRLS skoru ile KF-36 Fiziksel, Zihinsel ve Toplam skorlar arasında istatistiksel açısından anlamlı negatif korelasyon saptandı (p=0.018 r=-0.351, p=0.01 r=-0.380, p=0.00 r=-0.499). IRLS skoru ile diyaliz süresi, yaş, serum ferritin, PTH ve komormid hastalıklar ile anlamlı ilişki bulunmadı p>0.05).
Sonuç: Huzursuz bacak sendromu diyalize giren son dönem hastalarda sık rastlanan bir sorun olduğu düşünülmektedir. Huzursuz bacak sendromuna bağlı ağrı ve diğer semptomların son dönem böbrek yetersizlikli hastaların yaşam kalitesini kötü yönde etkileyebileceği düşünülerek bu yakınmalara yönelik tanı ve tedavi yaklaşımları bu hastaların yaşam kalitelerinin artırılmasına katkıda bulunacaktır.

3. 
Elektromiyografi sırasında incelenen kasların ağrı düzeyleri ve ağrıda cinsiyet farkları
Pain levels of examined muscles and gender differences in pain during electromyography
Pınar Yalınay Dikmen, Elif Ilgaz Aydınlar, Geysu Karlıkaya
PMID: 25944133  doi: 10.5505/agri.2015.32154  Sayfalar 79 - 82
Amaç: Bu çalışmanın amacı EMG incelemesi sırasında kaslardaki ağrı düzeylerinini değerlendirmek ve ayrıca cinsiyet ile ağrı düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: İki yüz yirmi yedi olgu (166 kadın, 111 erkek) çalışmaya katıldı. Numerik analog skala (NAS)’sı her kas için iğne EMG’si sonrasında öğrenildi.
Bulgular: Toplamda 1242 kas incelendi. İncelenen kaslar arasında en yüksek NAS düzeyleri Abduktor Pollisis Brevis (APB) (5.8±2.6), 1. Dorsal Interosseöz (4.2±2.6) ve Vastus Lateralis (4.0±2.6) kaslarında bulundu. Kadın hastaların NAS düzeyleri (4.3±2.7) erkek hastaların NAS düzeylerinden (2.8±2.3) belirgin olarak yüksekti (p<0.01).
Sonuç: Hastalar için 1. Dorsal Interosseöz kası APB kasından daha az ağrılı bulundu. Çalışmamız kadınların iğne EMG’de erkekelere kıyasla daha yüksek ağrı düzeyleri bildirdiğini, ancak her iki cinsde de incelenen kaslarda ağrı düzeylerinin ortadan daha yüksek olmadığını ortaya koymuştur.

4. 
Transforaminal anterior epidural steroid enjeksiyonunun nöropatik ağrı, uyku ve yaşam kalitesi üzerine etkisi
Effect of transforaminal anterior epidural steroid injection on neuropathic pain, quality of sleep and life
Sinem Sarı, Osman Nuri Aydın, Gülsüm Güleser, İmran Kurt, Alparslan Turan
PMID: 25944134  doi: 10.5505/agri.2015.91489  Sayfalar 83 - 88
Amaç: Bu çalışmada bel ağrısı dolayısı ile transforaminal anterior epidural steroid injeksiyonu (TAESİ) uygulanan hastalarda yapılan girişimin, yaşam, uyku kalitesi ve nöropatik ağrı üzerine üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurul izni ve hasta onamı alındıktan sonra Ekim 2011- Ekim 2012 tarihleri arasında Algoloji Bilim Dalı Polikliniği’ne bel ağrısı şikayeti ile başvuran ve transforaminal anterior epidural steroid enjeksiyonu yapılmış hastalar dahil edildi. İşlem öncesi ve sonrası hastalara Pittsburgh Uyku Kalitesi Ölçeği (PSQI), Kısa form 12 (SF 12) ve DN4 testi uygulandı ve Visual Analog Skala (VAS) Skoru bakıldı.
Bulgular: Çalışmaya 102 (Kadın/Erkek: 52/50) hasta dâhil edildi. Hastaların yaş ortalaması 53.29±1.39 idi. Seksen yedi hasta lomber disk hernisi, yedi hasta spinalstenoz, sekiz hastanın başarısız bel cerrahisi tanısı mevcuttu. Hastaların VAS, DN4 ve PSQI toplam değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı düzelme görüldü (p=0.0001). Uyku kalitesi ölçeğinin uyku süresi (p=0.0001) ve alışılmış uyku etkinliği (p=0.0001) alt komponentlerinde çok anlamlı olmak üzere, subjektif uyku kalitesi (p=0.003), uykuya dalma süresi (p=0.014), uyku bozuklukları (p<0.001), uyku ilacı kullanımı (p=0.003) ve gündüz işlevsellik kaybı (p=0.015) alt komponentlerinde anlamlı düzelme görüldü. Yaşam kalitesinde anlamlı farklılık tespit edilmedi.
Sonuç: Çalışmamızda bel ağrısı dolayısı ile yapılan transforaminal anterior epidural steroid uygulamasının, hastaların ağrı, nöropatik ağrı ve uyku kalitesinde anlamlı ölçüde iyileşme sağladığını fakat yaşam kalitesi üzerine etkili olmadığını tespit ettik.

5. 
Ağrı kliniğinde yatan hastaların algıladığı ağrı ile uyku ve yaşam kalitesi arasındaki ilişki
The relation between pain perceived by the patients hospitalized in the algology clinic and their sleep and quality of life
Gülay Yıldırım, Şükran Ertekin Pınar, Cevdet Düger, Saliha Altıparmak, Sinan Gürsoy, Caner Mimaroğlu
PMID: 25944135  doi: 10.5505/agri.2015.53315  Sayfalar 89 - 96
Amaç: Ağrı kliniğinde yatan hastaların algıladığı ağrının uyku ve yaşam kalitesi üzerine etkisini belirlemek.
Gereç ve Yöntem: Sivas’ta bir üniversite hastanesinin ağrı kliniğinde yatarak tedavi gören, çalışmaya katılmayı kabul eden 122 hasta örneklemi oluşturmuştur. Veriler Kişisel Bilgi Formu, Visüel Analog Skala (VAS), Pittsburg Uyku Kalitesi Ölçeği (PUKÖ) ve Kısa Form 36 (SF-36) ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde bağımsız gruplarda t-testi, Mann-Whitney U testi, Kruskal-Wallis testi ve pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak alınmıştır.
Bulgular: VAS ile yaşam kalitesi alanları olan fiziksel işlevsellik, fiziksel rol güçlüğü ve emosyonel rol güçlüğü arasında orta derecede ters yönde bir ilişki belirlendi. VAS ile vitalite ve ruhsal sağlık arasında zayıf derecede ters yönde bir ilişki belirlendi. VAS ve toplam uyku skoru arasında orta derecede doğrusal bir korelasyon var iken VAS ve yaşam kalitesi ağrı alan puanı arasında iyi bir korelasyon saptandı. Uyku kalitesi ile yaşam kalitesi alt alanları olan genel sağlık ve sosyal fonksiyon alanlarında ise istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki belirlenemedi.
Sonuç: Ağrı, uyku kalitesi ve yaşam kalitesi arasında ilişki vardır. Ağrı düzeyi arttıkça uyku ve yaşam kalitesinin olumsuz olarak etkilendiği, uyku kalitesi azaldığında da yaşam kalitesinin olumsuz yönde etkilendiği saptanmıştır. Araştırma bulgularına göre hastaların uyku kalitesinin kötü olduğu belirlenmiştir. Bunun için de ağrıyı gidermeye yönelik uygulamalar, uyku ve yaşam kalitesi üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacaktır.

6. 
İnguinal herni onarımı sonrası kronik ağrı insidansı
Incidence of chronic pain after ingunial hernia repair
Yücel Karaman, Hüseyin Özkarakaş, Semra Karaman, Murat Turan, Mustafa Gönüllü, Meltem Uyar, Zeki Tekgül
PMID: 25944136  doi: 10.5505/agri.2015.55706  Sayfalar 97 - 103
Amaç: İnguinal herni onarımı sonrası erişkinlerde %5-35 oranında kronik ağrı gelişmektedir. Bu ağrının; uygulanan cerrahi tekniğe, ameliyat öncesi ve sonrası ağrıya, hastanın psikososyal ve fizyolojik yapısına veya diğer nedenlere bağlı oluşabileceği belirtilmekle birlikte kesin bir fikir birliği bulunmamaktadır. Bu çalışmada; inguinal herni onarımı sonrası gelişen kronik ağrının görülme sıklığı ve risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: 2011 yılı Ocak ayı ile 2012 yılı Aralık ayı arasında inguinal herni onarımı yapılan 204 hasta çalışmaya dahil edildi. İlk 24 saat içindeki akut ağrıları VAS ile ölçülen hastaların operasyon sonrası üçüncü ve altıncı ay içerisindeki bulguları telefon görüşmesi ile kaydedildi. Ağrı veya başka bir rahatsızlığın varlığı, ağrı kesici ilaç kullanımı, VAS değerleri ve ağrının karakterine ilişkin bulgular araştırıldı. Operasyondan üç ay sonrasında VAS ≥3 olan hastalardaki ağrı, kronik ağrı olarak değerlendirildi.
Bulgular: Operasyondan üç ay sonrasında devam eden ameliyat sonrası ağrı insidansı %18, altı ay sonra sonrasında ise %11.2 olarak bulundu. Hastaların %78.3’ünde ameliyat öncesi ağrı olduğu ve %21.8’inde kronik ağrı geliştiği saptandı. Ameliyat sonrası ilk 24 saatteki VAS değerlerinin ortalaması kronik ağrı gelişenlerde 3.13±1.12 ve kronik ağrı gelişmeyenlerde ise 1.71±1.27 olarak bulundu. Herni onarımı reoperasyonu olan hastaların (%5.2) hepsinde kronik ağrı geliştiği görüldü. Hastaların %48’inde kronik ağrı nöropatik özellikler taşıyordu ve şiddeti orta düzeyde idi.
Sonuç: İnguinal herni onarımı sonrası %18 olarak bulduğumuz ameliyat sonrası kronik ağrı oranı yapılan benzer çalışmalar ile uyumludur. Diğer risk faktörleri ile karşılaştırıldığında; ameliyat öncesi dönemde ağrının varlığı, ameliyat sonrası akut ağrının şiddeti ve reoperasyonlar ameliyat sonrası kronik ağrının gelişiminde en önemli risk faktörleri olarak değerlendirildi.

7. 
Palyatif bakım kliniğinde yatan hastalarda görülen semptomlar ve palyatif bakımın semptom kontrolüne etkisi
Symptoms seen in inpatient palliative care and impact of palliative care unit on symptom control
Neşe Uysal, Gülçin Şenel, Şerife Karaca, Nihal Kadıoğulları, Nesteren Koçak, Gonca Oğuz
PMID: 25944137  doi: 10.5505/agri.2015.26214  Sayfalar 104 - 110
Amaç: Bu araştırmanın amacı, palyatif destek verilecek kanser hastalarında palyatif bakıma kabul sırasında görülen semptomları belirlemek, şiddetini ölçmek, hastaneye yatıştan sonra ilk bir haftadaki değişiklikleri kaydederek palyatif bakımın hasta semptomları üzerindeki etkisini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemi, ön uygulama verileri kullanılarak yapılan kitle ortalaması önemlilik testi sonuçlarına göre 108 olarak belirlendi. Hastaneye kabulde, yatışın üçüncü ve yedinci günlerinde Edmonton Semptom Tanılama Ölçeği’ni tamamlayabilen hastalar değerlendirmeye alındı. Verilerin toplanmasında Tanıtıcı Özellikler Anket Formu, Edmonton Semptom Tanılama Ölçeği ve Palyatif Performans Skalası kullanıldı.
Bulgular: Hastaların %50’si yatış sırasında ağrı şiddetini 5 ve üzeri olarak tanımlarken yedinci günde bu oranın %6.5 olduğu saptandı. Hastaların ağrı, uykusuzluk, iştahsızlık, kendini iyi hissetme durumu semptomları ortalama değerlerinin hastaneye kabule göre, üçüncü günde ve yedinci günde anlamlı derecede azaldığı belirlendi. Bununla beraber bulantı, endişe, nefes darlığı ve konstipasyon semptomları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı.
Sonuç: Bu araştırmada kanser hastalarının yaşam kalitesini bozan ağrı, yorgunluk, uykusuzluk, iştahsızlık ve kendini iyi hissetme durumu gibi semptomların şiddetinde palyatif bakım desteği ile hızlı bir düzelme sağlandığı saptandı.

OLGU SUNUMU
8. 
Sporadik hemiplejik migren
Sporadic hemiplegic migraine
Emrah Aytaç, Faruk Pirinççioğlu, Levent Ertuğrul İnan
PMID: 25944138  doi: 10.5505/agri.2015.38233  Sayfalar 111 - 113
Hemiplejik migren hemiparezinin eşlik ettiği auralı migrenin özel bir şeklidir ve etiyolojisi net olmayan nadir bir durumdur. Bu olguda nadir görülen sporadik hemiplejik migrenli (SHM) 39 yaşında kadın hastayı sunduk. Tekrarlayan baş ağrıları, hemiparezi ve fokal nörolojik defisit öyküsü olan hastaya anamnez, muayene bulguları ve ileri görüntüleme yöntemleri ile SHM tanısı konularak ayırıcı tanıları gözden geçirildi.

9. 
İnme sonrası komplike ağrı
Post-stroke complicated pain
Abdulkadir Yektaş, Ayşin Alagöl
PMID: 25944139  doi: 10.5505/agri.2015.08860  Sayfalar 114 - 118
Yetmiş yedi yaşında, erkek hasta. İki yıl önce inme geçirmiş. İnme sonrasında, sol diz ile kalça arasında, sürekli, oyucu tarzda, çok şiddetli, dizden kalçaya doğru yayılan, ayakta durma ve yürüyüşle artan ağrısı var. Ağrının nedenine yönelik yaptığımız tanı ve uygulanan tedavi yöntemleriyle, bu esnada hastanın ağrısının niteliğindeki değişimleri inceledik. İnme sonrası, sol bacakta santral nöropatik ağrısı ve dejeneratif disk hastalığına bağlı periferik nöropatik ağrısı, dejeneratif disk hastalığına bağlı radiküler nosiseptif ağrısı ve gonartroza bağlı nosiseptif ağrısı olan hastadaki tedavi yaklaşımlarımızı sunmayı amaçladık.

EDITÖRE MEKTUP
10. 
Kavernöz sinüs menenjiomuna bağlı sekonder küme baş ağrısı
Secondary cluster headache due to cavernous sinus meningioma
Şükriye Feryal Menkü, Gülçin Benbir, Sabahattin Saip
PMID: 25944140  doi: 10.5505/agri.2015.83446  Sayfalar 119 - 120
Küme baş ağrısı, tekrarlayıcı, oldukça şiddetli, 15-180 dakika süren, yüz, burun ve gözlerde otonomik semptomların eşlik ettiği, tek taraflı temporal ve periorbital baş ağrıları ile şekillenen bir sendromdur.[1,2] Ağrı, haftalar ya da aylar sürebilen küme dönemleri boyunca, genellikle günün aynı zamanlarında ortaya çıkar. Ortalama 20-40 yaşları arasında başlar, erkeklerde daha sıktır. Bu baş ağrısı çoğunlukla primer olarak görülür,[2] ancak nadir de olsa tümör, diseksiyon veya enfeksiyonlar gibi sekonder nedenlerle de ortaya çıkabilir.[3,4] Burada, uluslar arası tanı kriterlerini karşılayan tipik küme tipi baş ağrısı şikayetleri ile başvuran ancak kavernöz sinüs menenjiomu saptanan bir hasta sunulmaktadır.

11. 
Büyük Oksipital Sinir Bloğu Sonrası Follikülit Gelişimi
Folliculitis following greater occipital nerve block
Semih Değerli, Handan Güleç, Filiz Koç
PMID: 25944141  doi: 10.5505/agri.2015.47124  Sayfalar 121 - 122
Sayın yetkili editore mektup olarak gönderilmiştir.