ÖN SAYFALAR | |
1. | Ön Sayfalar Front Matter Sayfalar I - X |
DENEYSEL VE KLINIK ÇALIŞMALAR | |
2. | Gebe ratlarda gebelik esnasında tekrarlayan dozlarda parasetamol uygulamasının doğacak ratların akciğer, böbrek ve karaciğer dokuları üzerine etkileri Effects of repeated administration of paracetamol in pregnant rats during pregnancy on newborn’s lung, kidney and liver Naciye Türk Özterlemez, Nurten Inan, Mustafa Arslan, Özlem Gülbahar, Hasan Dağlı, Leyla Memiş, Aysu SadioğluPMID: 38985109 doi: 10.14744/agri.2023.90688 Sayfalar 137 - 145 Amaç: Dünyada yaygın olarak kullanılan analjezik ve antipiretiklerin başında gelen parasetamol, gebelik döneminde en sık kullanılan analjezik ve antipiretik ajandır. Parasetamolün karaciğer, akciğer ve böbrek üzerine toksik etkisi olduğu bilinmektedir. Çalışmamızda gebeliğin farklı trimesterlerinde uzun dönem kronik parasetamol maruziyetinin yeni doğan ratlarda akciğer, karaciğer ve böbrek üzerine etkilerini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda kontrol (grup C), birinci trimester (grup A), üçüncü trimester (grup B) grupları oluşturuldu. Grup A’ya gebeliğin ilk yedi günü, grup B’ye ise 15–21. günleri arasında parasetamol oral yoldan verildi. Doğum sonrası üçüncü günde yeni doğan ratlara 50 mg/kg ketamin intraperitoneal uygulanarak sakrifiye edildi ve sonrasında akciğer, karaciğer ve böbrek dokuları inceleme için uygun koşullarda alınarak saklandı. Toplam 70 yavru dokularında histopatolojik ve biyokimyasal inceleme yapıldı. Bulgular: Işık mikroskopisi incelemesinde akciğer dokusu konjesyon (p<0.0001), eritrosit varlığı (p<0.0001) açısından, karaciğer dokusunda ise inflamasyon (p<0.0001), vakuoler dejenerasyon (p<0.0001) ve sinüzoidal dilatasyon A ve B gruplarında kontrol grubuna göre anlamlı farklılık bulundu. Böbrek doku incelemesinde anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). MDA ve serbest radikal metabolizmasında etkin olan enzimlerden CAT, GPx, SOD aktiviteleri değerlendirildi. Akciğer ve böbrek dokularında gruplar arasında anlamlı farklar saptanmazken, karaciğer dokusunda oksidan parametreler anlamlı olarak farklı bulundu. Sonuç: Farklı trimesterlerde subakut dozda kronik kullanılan parasetamolün yenidoğan ratların akciğer, karaciğer ve böbrek dokularında hasara neden olduğunu tespit ettik. |
3. | Meme cerrahisinde farklı volümlerde uygulanan erektör spina düzlem bloğunun intraoperatif opioid tüketimi ve postoperatif analjezi üzerindeki etkinliğinin araştırılması: Randomize, prospektif, çift kör çalışma Investigation of efficacy of erector spinae plane block administered in different volumes on intraoperative opioid consumption and postoperative analgesia in breast surgery: Randomized, prospective, double-blind study Hasibe Solmaz Demirel, Gülçin Büyükbezirci, Resul Yılmaz, Şule Arıcan, Ayşe Seda Eren Zeydoğlu, Ruhiye Reisli, Sema Tuncer UzunPMID: 38985107 doi: 10.14744/agri.2023.82346 Sayfalar 146 - 155 Amaç: Bu çalışmada, meme cerrahisinde etkinliği kanıtlanmış erektör spina düzlem bloğunun farklı volümlerde, aynı konsantrasyonda lokal anestezik ile uygulanması durumunda intraoperatif opioid tüketimi ve postoperatif analjezi üzerindeki etkinliği araştırıldı. Gereç ve Yöntem: Çalışma, randomize, prospektif ve çift-kör olarak dizayn edildi. Çalışmaya, 18–70 yaş arası ASA I-III, elektif meme cerrahisi geçirecek 70 hasta dahil edildi. Grup I’deki 35 hastaya %0.375’lik bupivakain hidroklorür 20 ml ile, Grup II’deki 35 hastaya %0.375’lik bupivakain hidroklorür 30 ml ile unilateral erektör spina düzlem bloğu yapıldı. Ameliyat süresince cerrahi pletismografik indeks ile hastaların analjezik ihtiyacı monitörize edildi. Hastaların intraoperatif ve postoperatif ilk 24 saat opioid tüketimleri ve kurtarıcı analjezik ihtiyaçları ile postoperatif 10. dakika, 1. saat, 6. saat, 12. saat ve 24. saatteki NRS skorları kaydedildi. Bulgular: Hem intraoperatif hem de postoperatif opioid tüketimi gruplar arasında benzerdi (p>0.05). Tutulan dermatom sayıları Grup II’de anlamlı derecede yüksekti (p<0.05). Postoperatif NRS skorları arasında istatistiksel fark saptanmadı (p>0.05). Sonuç: Elektif meme cerrahisinde, aynı konsantrasyonda 20 veya 30 ml volümlerde uygulanan erektör spina düzlem bloğu, opioid tüketimi ve postoperatif analjezi üzerinde fark oluşturmamaktadır. |
4. | Transnazal sphenopalatine ganglion blokajının fibromiyalji hastalarındaki ağrı, fonksiyonel kapasite, uyku ve depresyon üzerindeki etkisi The effect of transnasal sphenopalatine ganglion blockade on pain, functional capacity, sleep, and depression in patients with fibromyalgia Oktay Faysal Tertemiz, Erkan Özduran, Nermin TepePMID: 38985105 doi: 10.14744/agri.2023.67790 Sayfalar 156 - 161 Amaç: Pterigopalatin fossada yer alan Sphenopalatine Ganglion (SPG) otonomik sinir sistemindeki rolü gereği baş ağrıları başta olmak üzere kas iskelet sistemi ağrılarında da girişimsel işlemlerin hedefi olmaktadır. Çalışmamız, fibromiyalji hastalarında transnazal sphenopalatine ganglion blokajının (SPGB) ağrı, fonksiyonel kapasite, uyku ve depresyon üzerindeki etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Standart tıbbi tedavilere yanıt vermeyen ve 10 günlük aralıklarla altı seans bilateral transnazal SPGB geçiren fibromiyalji hastalarının Ocak-Mayıs 2021 arasında Algoloji polikliniğine başvuran hastane kayıtları retrospektif olarak incelendi. Numerical Rating Skala (NRS), fonksiyonel kapasite Fibromiyalji Etki Anketi (FIQ), uyku durumu Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PSQI) ve depresyon şiddeti Beck Depresyon Envanteri (BDI) verileri tedavi sürecinde toplandı. Bulgular: Tedavi öncesinde hastaların ortalama NRS skoru 8.1852±1.71053 iken, tedaviden sonra 6.2593±2.29703 idi. Tedavi öncesi hastaların ortalama FIQ skoru 73.0359±13.55302 iken, tedaviden sonra 54.2507±16.1906 idi. Tedavi sonrasında, hastaların ağrı skoru, fonksiyonel kapasite, uyku kalitesi ve depresyonu tedavi öncesi ile istatistiksel olarak önemli farklılık gösterdi (p<0.001). Sonuç: SPGB’nin, fibromiyalji hastalarında ağrı, fonksiyonel kapasite, uyku bozuklukları ve depresyonu olumlu yönde etkilediği bulunmuştur. |
5. | Osteoartrite bağlı kronik diz ağrısı mevcut hastaların tedavisinde otolog yağ dokunun eklem içi enjeksiyonu Intra-articular injection of autologous fat tissue in the treatment of patients with chronic knee pain due to osteoarthritis Derya Bayram, İbrahim Aşık, Güngör Enver ÖzgencilPMID: 38985100 doi: 10.14744/agri.2023.34445 Sayfalar 162 - 170 Amaç: Bu çalışmanın amacı, osteoartrit tedavisinde diz eklemine enjekte edilen otolog yağ dokusunun güvenilirliğini ve etkinliğini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Diz osteoartriti için intraartiküler otolog yağ dokusu enjeksiyonu yapılan 165 hastayı inceledik. Tedavinin etkinliği 1, 3, 6 ve 12 aylık takiplerde Vizüel Analog Skala (VAS), Western Ontario ve McMaster Üniversiteleri Osteoartrit İndeksi (WOMAC) ve Oxford Diz Skoru (OKS) kullanılarak değerlendirildi. Diz artritli hastalar Kellgren-Lawrence (K-L) skalasına göre evre I-IV olarak sınıflandırıldı. Hastaların klinik ve demografik bilgileri, NSAİİ veya opioid kullanımı ve işleme ilişkin yan etkiler kaydedildi. Bulgular: 62 erkek ve 103 kadın hasta mevcuttu. Ortalama yaş 61,28±11,4 yıl ve ortalama VKİ 26,23±4,49 idi. K-L evre I-III osteoartriti olan hastaların VAS, WOMAC ve OKS değerlerinde anlamlı bir iyileşme (p<0.001) gözlendi. K-L evre IV osteoartriti olan hastalar istatistiksel olarak anlamlı bir iyileşme göstermedi. Hastalarda ciddi bir komplikasyon gözlenmedi. Ayrıca, günlük parasetamol/tramadol dozlarında ve 12 aylık izlemde NSAİİ kullanmaya devam eden hasta sayısında istatistiksel olarak anlamlı azalma saptandı. Sonuç: Çalışmanın sonuçları, minimal manipüle edilmiş otolog yağ dokusu enjeksiyonunun evre I-III diz osteoartriti mevcut hastalarda etkili ve güvenli bir tedavi yöntemi olduğunu düşündürmektedir. Şiddetli osteoartritte sınırlı iyileştirme yeteneği nedeniyle sonuçlar tatmin edici olmayabilir. |
6. | Hemşire ve bakım verenlerde bel ağrısı sıklığı ve ilişkili risk faktörleri Low back pain frequency and the related risk factors in nurses and caregivers Gülnur Yıldırım Kalabalık, Özgür Ortancıl, Ferhat EgePMID: 38985102 doi: 10.14744/agri.2023.51196 Sayfalar 171 - 180 Amaç: Bu çalışmanın amacı, hastane çalışanlarında bel ağrısı sıklığını ve bel ağrısı ile kişisel ve mesleki risk faktörleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini bir üniversite hastanesinde çalışan 270 hemşire ve 189 hasta bakıcı oluşturmaktadır. Demografik özellikler, bel ağrısı öyküsü ve bel ağrısı risk faktörleri kişisel bildirim anketleri ile sorgulandı. Gövde ekstansör kaslarının dayanıklılığını değerlendirmek için Biering-Sorensen Testi kullanıldı. Ayrıca Oswestry Engellilik İndeksi (ODI) ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği (HADÖ) kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan hastane çalışanlarının %56.5’inde son bir ayda bel ağrısı, %81,9’unda ise bel ağrısı öyküsü vardı. Stresli bir çalışma ortamında çalışanlarda, uzun süre ayakta duranlarda, hasta veya ağır nesneleri kaldırma aracı kullanmadan kaldıranlarda ve hastaları tek başına nakledenlerde bel ağrısı sıklığı anlamlı olarak daha yüksekti. Ayrıca, düzenli spor yapan ve işinden memnun olanların bel ağrılarının anlamlı olarak daha az olduğu belirlendi (p<0.05). Biering-Sorensen testi orta-lamasında iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.001). Bel ağrısı olan ve olmayan gruplar arasında HAD-Anksiyete ve HAD-Depresyon alt ölçek puanları arasında anlamlı fark vardı. Sonuç: Araştırma bulguları, hastane çalışanı olmanın bel ağrısı için bir risk faktörü olduğunu ve bel kaslarının kuvvet ve dayanıklılığındaki azalmanın bel ağrısı riskini artırdığını göstermiştir. |
7. | Hemşirelikte ağrı yönetiminde etik tutum ölçeği geliştirme Developing an ethical attitude scale for pain management in nursing Emre Namık, Esra Akın, Meltem UyarPMID: 38985104 doi: 10.14744/agri.2023.62547 Sayfalar 181 - 193 Amaç: Bu araştırmanın amacı, hemşirelerin ağrı yönetiminde etik tutumlarının belirlenmesi için “Hemşirelikte Ağrı Yönetiminde Etik Tutum Ölçeği”nin geliştirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın evrenini, İzmir iline bağlı bir üniversite hastanesinde görev yapan hemşireler (n=411) oluşturmuştur. Hemşirelikte Ağrı Yönetiminde Etik Tutum Ölçeği, araştırmacılar tarafından “Bakım ve Onur,” “Etik Değerler,” “Tutum,” “Haklar” ve “Ağrı Yönetimi” olmak üzere beş alt boyutta, literatürde yer alan hemşirelikte ağrı yönetimi ile ilgili pek çok araştırma incelenerek ve uzman görüşleri alınarak geliştirilmiştir. İlk geliştirildiğinde 36 maddeden oluşan taslak ölçek, uzman görüşleri ve geçerlik analizleri sonucunda önce 34 maddelik şeklini almış, sonrasında yapılan geçerlik güvenirlik analizleri neticesinde 23 maddeden oluşmuştur. Bu bağlamda; ölçeğin geliştirilmesinde “Açımlayıcı Faktör Analizi, Doğrulayıcı Faktör Analizi, Barlett Testi, Ki-Kare Uyum Testi, Cronbach Alfa Testi, Shapiro-Wilk Testi, Hotelling’s T Testi, Spearman Brown Katsayısı, Guttman Split-Half Coefficient Testi, ROC Eğrisi Analizi” kullanılmıştır. Bulgular: Ölçeğin toplam Cronbach alfa değeri 0.862 olarak belirlenirken; faktörlere ait Cronbach alfa değerleri incelendiğinde ise sonuçlar: “Bakım ve Onur” alt boyutuna ait Cronbach alfa katsayısı değeri 0.889; “Etik Değerler” alt boyutuna ait Cronbach alfa katsayısı değeri 0.838; “Tutum” alt boyutuna ait Cronbach alfa katsayısı değeri 0.861; “Haklar” alt boyutuna ait Cronbach alfa katsayısı değeri 0.795; “Ağrı Yönetimi” alt boyutuna ait Cronbach alfa katsayısı değeri 0.721 olarak saptanmıştır. Sonuç: Bu veriler doğrultusunda, “Hemşirelikte Ağrı Yönetiminde Etik Tutum Ölçeği”nin geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu belirlenmiştir. |
OLGU SUNUMU | |
8. | Kanser ağrısında bilateral perkütan servikal kordotomi: Olgu sunumu Bilateral percutaneous cervical cordotomy for cancer pain: A case report Mert Akbaş, Ferhat Ege, Gözde DağıstanPMID: 38985103 doi: 10.14744/agri.2022.60486 Sayfalar 194 - 197 Kanser, sistemik ve ilerleyici bir hastalıktır. Ağrı, hastalar için ciddi bir problemdir. Kordotomi, dirençli kanser ağrısı için en etkili tedavi yöntemlerinden biridir. Bilateral perkütan servikal kordotomi, bilateral ekstremite ağrısı olan hastalarda yapılabilir. Buna göre, bu olgu sunumunda, yumuşak doku sarkomlu 69 yaşında bir kadın olgu temelinde dirençli kanser ağrısının tedavisinde bilateral servikal perkütan kordotomi kullanımı tartışılmıştır. |
9. | Migrenöz baş ağrısıyla prezente olan batı Nil virüsü menenjiti West Nile virus meningitis presenting with migrainous headache Esra Koçhan Kızılkılıç, Merve Aktan Süzgün, İlker İnanç Balkan, Sabahattin SaipPMID: 38985101 doi: 10.14744/agri.2021.35492 Sayfalar 198 - 201 Batı Nil virüsü (BNV) enfeksiyonu, doğal konağı olan vahşi kuşlardan sivrisinekler aracılığıyla insanlara bulaşan ve genellikle asemptomatik seyir gösteren bir klinik tablodur. Semptomatik olan bireylerde sıklıkla gribal enfeksiyon benzeri BNV ateşi görülmekte, daha nadiren ise nöroinvazif seyir izlenmektedir. Nöroinvazif BNV, geniş spektrumlu bir nörolojik belirti ve bulgu profiline sahiptir. BNV menenjiti, en sık görülen nöroinvazif BNV formlarından biridir ve diğer viral menenjitlerden klinik ve radyolojik olarak belirgin farklılığı bulunmamaktadır. Primer baş ağrılarını taklit edebilen sekonder baş ağrıları etiyolojisinde, özellikle yaz aylarında başvuran olgularda akılda tutulması gereken bir enfeksiyon etkenidir. Bu çalışmada migrenöz karakterde baş ağrısıyla prezente olan BNV menenjiti vakası sunulmuştur. |
10. | Nadir bir pelvik ağrı nedeni: Floroskopi rehberliğinde steroid enjeksiyonu ile tedavi edilen osteitis pubis A rare cause of pelvic pain: Osteitis pubis treated with steroid injection under fluoroscopy guidance Hamit Göksu, Şeref Çelik, Erkan Yavuz AkçaboyPMID: 38985106 doi: 10.14744/agri.2021.69346 Sayfalar 202 - 205 Osteitis pubis (OP), pubik kemiği, simfizisi ve komşu yapıları etkileyen nadir görülen inflamatuvar bir hastalıktır. OP, ürolojik ve jinekolojik cerrahi sonrası ve sporcularda bildirilmiştir. OP kendi kendini sınırlayan bir durumdur ancak bazen semptomlar uzun süre devam edebilir. OP genellikle konservatif yöntemler ile tedavi edilebilir. Burada floroskopi rehberliğinde steroid enjeksiyonu ile tedavi edilen bir hastayı bildirdik. 63 yaşındaki erkek hastada prostat cerrahisi sonrası nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlara dirençli pelvik ağrı gelişmişti. Floroskopi altında steroid enjeksiyonu yapılan hastanın günlük yaşam aktivitelerini ve yürümeyi etkileyen ağrıları üç ay boyunca hafifletildi. |
EDITÖRE MEKTUP | |
11. | Transforaminal epidural steroid enjeksiyonu sonrası disk hernisinde progresyon: Progresyon mu yoksa regresyon mu olmalı? Progression of disc herniation after transforaminal epidural steroid injection: Should it be progression or regression? Yasin Okumuş, Rekib Saçaklıdır, Savaş Şencan, Osman GündüzPMID: 38985108 doi: 10.14744/agri.2023.89656 Sayfalar 206 - 208 Makale Özeti | |